8

981 57 9
                                    

Uyarı:Bu hikayedeki tüm karakterler hayal üründür.+18 niteliğinde olup büyük ölçüde şiddet içerir.Başlayacak olanlar lütfen bunu dikkate alıp öyle başlasınlar.Psikolojisi sağlam olanlara ithafen...

Bu bir delinin iyileşme hikayesi değil aklı olanların delirmesinin hikayesidir...


Bölüm 8:

"Sen dedi; intihar gibisin.Hem herkes tarafından en az bir kere düşünülen hem de cesaret edilemeyen."

1 hafta olmuştu.Buraya getirileli tam bir hafta.Buradaki tutsaklığımın 1. haftası.Bu süre zarfında bir çok kez Aragorn'la konuşmuş ve alaycı bakışlarına maruz kalıp teklifini reddettiğimden bu yana sessizliğini dinlemekten başka hiç bir gelişme kaydedememiştim.Bunun dışında 1 hafta öncesinden başlayan kusma ve kabuslar devam ediyordu.Her gece nefes nefese terler içerisinde uyanmak ve o iğrenç his ile tuvalate koşmanın verdiği duygular ile savaşıyordum.Hayatta kalmaya çalışıyordum ve tabii ki kaçmak için planlara ihtiyacım olduğundan hiçbir şeyi gözden kaçırmamaya çalışıyordum.Bu akşam küçük bir ilerleme kaydedecektim. Eğer işe yararsa ve bu düşündüğüm gibi bir şey çıkarsa kaçış planımın yüzde 50 lik kısmını halledebilirdim. Kaçış planım lanım ne miydi ?Aslında fazlasıyla basit sayılabilirdi.Tabii, yakalanırsam öleceğim ihtimalini hesaba katmazsak...

Odanın kapısının açılması ile bakışlarım kapıya kilitlendi.Gelen Akata'ydı.Duşa ihtiyacım olduğunu söylemiştim.Acaba söylemeseydim ne kadar daha bekletebilirdi merak ettim.

"Yürü." Dediğinde ucuna oturduğum yataktan kalktım ve onun ceketlerinden birini üzerime geçirip ona doğru yürümeye başladım.Bana arkasını dönüp her zamanki hızlı adımlarıyla yürümeye başladığında
çoktan odadan çıkmış yine o korkunç koridorlarda yürümeye başlamıştık.
O an yanından geçmekte olduğumuz bir odanın kapısının açık olduğunu farkettim.Aslında aralık desem daha doğru olabilirdi.Gözlerim önümde hızlı adımlar ile yürüyen Akata'ya çevrildi.Uzağımdaydı.7-8 metre kadar bir mesafe vardı aramızda.Merakla aralık olan kapıya baktım.Ardından önüme baktığımda Akata'nın gözden kaybolmuş olduğunu gördüm.Yavaş adımlarla kapıya yürüdüm.Elimin tekini kapıya koyup, içeriden gelen garip seslerin kaynağını öğrenmek için kafamı öne doğru uzattım.

Bir kadın vardı.Uzun, düz saçları beline kadar geliyordu.Yere çökmüş bir şekilde önünde bir şey varmışcasına hareket ediyordu.Evet, önünde bir şey vardı.Ama ne ? Az sonra kadın çömelmiş olduğu yerden kalktığında bir şeyin zemine çarpma sesini duydum.Bir şey gibiydi.... şey, et parçası ? Görüş alanıma geçen kanlar içindeki cesetle nefesim içime kaçtı.
Bir adam olduğu belliydi ama yüzü dağılmıştı ve belinin sağ tarafı kopartılmış gibiydi.Ve, ve sol kolu yoktu.Zemindeki parmaklar dikkatimi çeken bilmediğim kaçıncı kopmuş et parçasıydı, bilmiyordum.
Yalnızca birkaç saniye içinde gördüğüm şeyler aklımı kaçırmama neden olabilirdi.

Geriledim geriledim ve sırtımın çarptığı beden ile çığlığı basmak için ağzımı açtım ki, dudaklarıma arkamdaki kişinin parmakları dolandı.Korkudan dolan gözlerimi kapattığımda yaşlar önce yanaklarıma sonra elin sahibinin parmaklarına düştü.

"Kim var orada ?" Duyduğum kadın sesi içeriden gelmişti.Ben ne olduğunu anlamadan dudaklarımdaki el çekildi ve bedenim elin sahibi tarafından itildi.Duyduğum şey ise "Onu çabuk götür buradan." olmuştu.
Omuzlarıma arkadan dokunan ellerin sahibi ile şoka girmiş bir şekilde beni götürdüğü yere hiç zorluk çıkarmadan yürüdüm.

Bir odaya girdik.Odanın içine girdiğimde beni buraya getiren kişi kapıyı arkamdan kapattı.Ellerimi saçlarımın arasına geçirip gördüklerimi düşünürken hızlı hızlı nefes alıp veriyordum.O ceset, kan içindeki yüzü, zemindeki parmaklar, birbirinden bağımsız bir beden...
Dudaklarım arasından kaçan hıçkırık ile göz yaşlarım yanaklarıma süzülmeye devam etti.Kabus muydu bu da ? Yoksa gerçek miydi ? Gerçekse bunu görmeye alışmalı mıydım ?
Ah Tanrım ! Hayır !

KARANLIK LORDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin