71

170 22 10
                                    

...Yeni Başlangıçlar...

Bu kitap aklı başında olup yeterince çıldırmış olanlara ithafen yazılmaya devam ediyor...

Bölüm 71:

"Uzun süre karanlıkta kalınca onunla bütünleşmeden yaşamak olanaksızdır."



Beni zorla soktuğu odaya girer girmez belimdeki elinden kurtulmak için sağ elimi elinin üzerine koyup hırsla ittim.
Hareketime karşılık olarak sadece gülümsemişti.Çatık kaşlarımla odayı inceledim.Geniş bir yatak, televizyon, masa ve giyinme dolabı vardı.Oda çok da büyük sayılmazdı.Üzerinde durduğum tahta zeminin üzerinde hafifçe ona döndüm ve alayla konuştum:

"Ne o, standartların mı düştü ?" Bundan önce bana vermiş olduğu o devasa oda ve gösterilen özene karşı söylemiştim bunu.Altınlar ve milyon dolarlık eşyaların içinde yüzen adam beni basit bir odaya getirmişti.

"Hayır, değerin düştü." Karşılığı karşısında sadece yüzümü buruşturdum.Sakin bir nefes alıp ilerledim.Ayakta duruyordu.Karşıdaki koltuğa gittim ama oturmadım. Pencereden dışarıya baktım.Sadece bahçeyi ve ağaçları görebiliyordum.
Şehirden uzakta bir yerdeydik.Pencereyi açmak istedim fakat bunun mümkün olmadığını anladım.Sadece dışarıyı görebilmem için merhametten(!) koyulmuş bir cam parçasıydı bu.

'Ne kadar da hoş...' diye mırıldandım.

"Yorgunsan dinlen derim.Çünkü burası kısa süreliğine konaklayacağımız bir yer." Usulca ona döndüm.

"Sana söyledim, seninle hiçbir yere gitmem."

"Ama burdasın." Dedi son derece doğal bir şeylerden bahsedermiş gibi.

"Ama burdasın !? Kendi isteğimle mi ? Sen kendini ne sanıyorsun ? Beni ordan oraya savurup duramazsın tamam mı !?"

"Hayır... Tam olarak böyle yapabilirim.
Ve ne olduğumun bir önemi olmadan." Dediğinde gözlerimi kısıp ona tiksinti dolu bir bakış attım.Tam bu esnada bana doğru bir adım attı ve yüzündeki o ciddi ifade yumuşadı.

"Milena..." Dedi.Mavi gözleri yüzümü itina ile inceledi.Gözleri önce muhtemelen ağladığımdan dolayı kızaran gözlerime sonra tokat attığı yanağıma ve kanın kurumuş olduğu dudağıma baktı.Bu bakışlar birkaç saniye sürdü.Kendince bir değerlendirme yaptı ve zaten yumuşamış olan bakışları daha da yumuşadı.Hatta belki şimdi orda pişmanlık bile vardı.Eli usulca havalandığında hızlıca geri çekildim ve konuştum:

"Sakın dokunma bana." Gözlerindeki kristalden ifade kırıldı.Mavi gözler kahvelerime merakla baktı.Ardından elini yavaşça indirdi.

"Özür dilerim.Kendimi tutamadım.Seni incitmek istemezdim.Fakat ben... Ben bu kadar duyguya alışık değilim.Baş edemedim.Mile-"

"Sus.Bahanelerini duymak istemiyorum." Dedim keskin bir dille.
Onu asla affedemezdim.

"Bahane değil, açıklama yapıyorum.
Böyle olmasını istemezdim."

"Açıklamalarınla ilgilenmiyorum." Dedim yeniden keskin bir dille.Kaşları hafifçe çatıldı.Düşündü.O düşünürken bende düşündüm ve konuştum:

"Sen bana vurdun.Yaralanmama neden oldun.İtip kaktın... Nedeni neydi ? Aragorn mu ? Onun çocuğunu taşımam mı ? Onu sevmem mi ? Yoksa onun size olan nefreti  mi ? Hangisi ?" Sözlerim hoşuna gitmedi.Gözleri karnımı buldu.
Konuşmadı ve sadece baktı.Derin bir nefes aldım ve devam ettim:

"Sebebi ne olursa olsun seni affetmeyeceğim.Kim olursa olsun hak etmeyen birisine karşı sırf bir başkası fazlasını hak etti diye acımasız olamazsın." Bahsettiğim şey açıktı.
Aragorn onun gibiler için açık bir tehtidti.Belki Grant ölümsüzdü fakat Aragornda onun zaafını bulacak kadar güç vardı.Nasıl yapardı bilmiyordum ama Grant ya da Vance gibi düşmanlar bile onun karşısında fazla yaşayamazdı.

KARANLIK LORDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin