Cennet bahçesinden bir görüntü gibiydi. Gerçi cennetin nasıl bir yer olduğunu hiç bilmeyen birinin anlatılanlardan oluşturduğu küçük hayal dünyasını betimleyeceğim sizin için. Zira benim de cenneti henüz görmemiş sizlerden bir farkım yok. Güneş her daim tepede duruyor ve gün boyu ılık bir hava hakim oluyor çevreye. Turuncu parlak balıkların yüzdüğü küçük havuzun başında ayaklarını havuza sarkıtan küçük bir kız çocuğu görünüyor. Ginseng ağaçları tarafından çevrilmiş küçük çocuk, ayaklarını suya sarkıtarak eliyle beyaz, uzun saçlarını tarıyor. Tıpkı diğer her şeyinin olduğu gibi gözleri de bembeyaz.
Parmaklarıyla saçını taramaktan sıkılıp ellerini yere, havuzun kenarına koyuyor bir süre sonra. Gözlerini sudaki balıklara dikiyor. Hafif bir meltem esiyor etrafında. Bir anlığına kuş cıvıltısı duyuluyor etrafta. Sinirle gözlerini göğe dikiyor genç kız. Anında kuş cıvıltıları kesiliyor ve sanki hiç duyulmamış gibi bütün izlerini siliyor.
İstediği rahatlığı elde ederek bakışlarını tekrar havuza yönlendiriyor. Sıkıldığından olsa gerek, başını hafif yana yatırıyor.
"Sıkıcı... " diye mırıldanıyor.
O an gözlerinde olgun bir kadının ifadesi yer alıyor. Parlak ve neşe saçan havanın aksine -Havanın neşe saçıyor oluşu her ne kadar kulağa tuhaf gelse de üzerinde biraz düşünüldüğünde bu havayı neşeli bir insana benzetmek mümkündür.- karanlık bir serinlik kaplıyor yavaş yavaş kadının etrafını. Başını havuza sarkıtıyor. Balıkların yüzerken su yüzeyinde bıraktığı dalgaları inceliyor. Sanki her zaman gördüğü bir manzara değilmiş gibi dikkatle seyrediyor. Kim bilir, belki de suyun yüzeyinde kimsenin görmediği başka bir şey görüyordur.
"Saçma! " diyor alayla gözlerini devirerek. "Bütün gün burada böylece oturmanın bir anlamı yok."
Elini havuzun üzerinde gezdirerek su yüzeyine yansıyan görüntüyü bozuyor. Ağzından çıkan kelimeler aksini iddia etse de bütün gün bunu yapmaktan zevk alıyor besbelli. Bir televizyon izliyormuşçasına milyarlarca farklı evren görebiliyor. Bir sürü ilgi çekici olaylar onun hafızasının altından olan bölgesine işleniyor. Diğer yandan burada öğrendikleri herkes hakkında fikir sahibi olmasını sağlıyor. Yeteneği, işe yarar en nihayetinde.
Zamanında, bundan çok daha uzun bir süre önce. Neredeyse 1000 insan yılı bundan önce yaşananlardan dolayı genç kız bir yemin etmişti. Sahip olduğu yeteneği kimseyle paylaşmama yemini. Bütün bildiklerini kendine saklayarak evrendeki her şeyi bilebilen tek canlı olması için çabalıyordu.
Bahsettiği evren sadece insanlar alemi değildi, tanrılar alemi ve hatta iblisler alemi de değil, bilgileri bu kadarla sınırlı olamazdı. Onun bahsettiği bütün evren akıl almaz derecede genişti ve içerisinde binlerce alem bulunduruyordu.
Bazen onunla bir iki bilgi karşılığında pazarlığa kalkışan pek çok canlı gelirdi buraya. Her defasında da yıllar önce ettiği yemini hatırlıyor, onları geldiklerine bin pişman ediyordu. Bütün bu yaptıkları vahşice hırsından mı kaynaklanıyordu, bilinmez, ama kadının 'tek bilge' olma yeminini bozmayacağı kolayca anlaşılır bir gerçek olduğu kesindi.
Bu sıralar evrenin bir köşesinde oturup ilgiyle izlediği birkaç bölgeye odaklanmıştı. Ona sıkıcı gelmeyen kendi deyimiyle "Heyecanlı." Olan bazı olaylar gelişiyordu gözünün önünde.
"Bunlar tuhaf yaratıklar. " dedi sırıtarak. "Ezilmiş ama vaz geçmemiş bir kesim." İşaret parmağını hayranlıkla su yüzeyindeki belirli bir bölgede gezdirdi. Daha sonra bir başka yeri işaret ederek "Güçleri tarafından asla ihanete uğramamış sözde soylu varlıklar ve bütün bunların ortasında kalan, ezikçe bir savaşın nihai zaferini kazanabilmek için bütün varlıklarıyla savaşmaya çalışanlar. İlginç olacak... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi denizin efsanesi ✅
Fantasy"Bir kadınla tanışacaksın. Tanrıçaları kıskandıracak güzellikte olacak, sana daha önce hiç tatmadığın bir sürü güzel duyguları tattıracak ve onun sayesinde ilk defa yaşadığını hissedeceksin. Belki, bir ihtimal, lanetini kırabilecek kadar güçlü bir a...