Nemli saçlarından damlayan su damlalarını bir defa daha havluyla silip elindeki havluyu kapının arkasındaki askılığa astı Rüzgar. Aynanın karşısına geçip çıplak olan üst bedenini inceledi hızla. Sol kolundaki ağrı kendini göstermek ister gibi kızarmış, alfanın tuttuğu yeri belli edercesine yer yer morarmaya başlamıştı. Yanında duran dolaplardan birine yöneldi, aldığı kremi nazikçe yaranın üzerinde gezdirdi.
Soğuk krem ürpermesini sağlarken birkaç saat önce yaşanan olayları hatırlayıp kaşlarını çattı Rüzgar. Akıl alır gibi değildi. Yardım ettiği için resmen azar işitmişti. O da yetmemiş, sanki betasına zarar veren kendisiymiş gibi, kolunu kırarcasına sıkmıştı Levent.
''Aptal alfa,'' diye kendi kendine söylenip elindeki krem kabını sinirle bıraktı omega.
Belki orada canlarını bağışlamış olmaları, onlar bakımından iyi bir şeydi. Rüzgar da teşekkür beklemek için yardım etmemişti zaten ama yine de biraz nezaket göstermelerinin zararı olmazdı.
Resmen kovulmuşlardı.
Erdem caddeye çıktıkları zaman hemen bir taksi çağırmış, eve dönerken yol boyunca ikisi de pek konuşmamıştı. Sanki ne açıklama yapacaklarını bulamamışlar gibi gergin bir ortamda kalmışlardı. Olabilecek en alakasız yerde karşılaşmışlardı çünkü.
Rüzgar evine gelene kadar yolda biraz daha sakinleşmiş, Erdem de onu hemen yalnız bırakmak istemediği için kendi evine dönmemiş, dairesine kadar eşlik etmişti. Ancak ikisinin de beklemediği bir şey olmuş ve kapıyı açmak için anahtar kullanmamışlardı; meraklı üç çift göz camdan geldiklerini görmüş ve kapının önünde beklemişlerdi.
Rüzgar duş almak istediğini söyleyip bir süreliğine kaçmayı tercih etse de hepsi anlayış göstermişti. Toprak ve Liva yemek hazırlamak için mutfağa girmiş, Mete ve Erdem de sessizce oturma odasına geçmişlerdi. Cenk birkaç saate geleceğinin haberini verdiği için konuşmak için beklemenin daha iyi olacağını düşünmüşlerdi.
Kremi iyice nemli deriye yedirdikten sonra kapağını kapatıp dolaba yerleştirdi Rüzgar. Banyonun kapısını hafif aralık bırakarak odasına geçti, yakınında olan gardrobunun kapağını açtı. Kalın, gri bir pijama üstü çıkararak hemen giyindi. Yeterince oyalanmıştı, artık arkadaşlarının yanına gitmesi gerekiyordu.
Odasının kapısını açıp salona ilerlediğinde koltukta rahatsızca oturan iki beden bakışlarını kendine çevirdi. Erdem artık bir şeyler söylemesi gerektiğini fark edince ise bir nefes alıp omeya sordu:
''İyi misin?''
''Sorun yok,'' diye yanıtladı hemen Rüzgar, güven vermek adına varla yok arasında bir tebessüm bıraktı.
Kendine bakan diğer betanın yanına geçip yavaşça bedenini koltuğa bıraktı Rüzgar. Mete'den biraz uzak kaldığını düşünüp yanına doğru kaydı ve başını yavaşça omzuna yasladı. Belinde hissettiği el ile rahatlayıp gözlerini kapattı.
Mutfaktan sadece doğrama, karıştırma sesleri gelirken sıkıntıyla iç çekti. Hep beraber olmalarına rağmen bu sessizlik canını sıkıyordu. Toprak'ın yemek yaparken şarkı söylemesini, Liva'nın ise dans ederek ona eşlik etmesine alışmıştı.
Ortamda gergin bir hava olduğunu biliyordu ama nedenini bilmemek canını sıkıyordu. Kötü bir şey yaptığını düşünmüyordu.
Hatta biliyordu.
İlk defa bu tarz bir mesaj atmamıştı. Gücü yettiğince insanlara yardım eder, öncesinde ise olası bir tehlikeyle karşılaşabileceğini düşünüp sürüsüne haber verirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METANOIA - BL
FantasiBiri mavi diğeri kırmızı, iki göz birbirine kilitlenmişti. Yıllardır bekledikleri tek şeyi bulmuşlardı. Ruh eşlerini. Ama neden birbirlerini öldürmek ister gibi bakıyorlardı? 18 yaş ve üzeri bireyler için uygundur. Şiddet ve olumsuz örnek oluşturab...