34. Bölüm: Seni Neden Seviyorum?

3.6K 324 39
                                    

İyi okumalar!

...

 İki gündür uyuyamıyordu.

 Hastalıktan ne kadar yorgun düşerse düşsün gözüne uyku girmiyordu. Rüzgar, kütüphaneden çıktığı geceden beri Cenk'in evinde kalıyordu. Şaşkınlıkla kendine bakan alfaya sıkıca sarılmış, ağlayarak neler olduğunu anlatmıştı. Cenk de sakinlikle dinlemiş ve hemen yanına almıştı Rüzgar'ı. 

 Odasında, yorganların arasında yine bağdaş kurmuş oturuyordu kumral genç. Cenk, hasta olduğunu fark ettiği için evden çıkmasına izin vermemiş, kendisi de izin alarak Rüzgar'la ilgilenmişti. Dışarıdan ise herhangi bir haber alamıyordu. Geride bırakmak zorunda olduğu alfanın durumunu merak ediyordu.

 Evet, hala kırgındı ona ama içindeki endişeyi de ne yapsa gideremiyordu. Elleri arasındaki telefonu döndürürkense iletişime geçip geçmemek arasında kararsızdı. Sadece durumunu öğrenmek istiyordu ama onun tarafından da yanlış anlaşılmak istemiyordu. Hala affetmiş değildi. Bir de bir şeyler için umutlandırmak falan istemiyordu.

 Açık olan kapıdan içeri elinde iki kupa ıhlamurla Cenk girdi gülümseyerek. ''Biraz uyumuş numarası yap da günaydın diyeyim bari.''

 ''Günaydın,'' dedi Rüzgar hafifçe gülümseyerek. 

 Cenk elindeki kupaları yatağın yanındaki masaya bırakıp hemen yanındaki koltuğa oturdu. İki günkü rahat kıyafetlerinin aksine beyaz bir gömlek ve mavi kot pantolon giymişti. ''Bugün, hastanede biraz işim var, birkaç saate çıkmam gerekiyor. Çok geç olmadan dönerim ama bir şeye ihtiyacın olursa bizimkilere yaz mutlaka.''

 ''Hangi hastane?'' diye merakla sordu Rüzgar. Çalıştığı hastanenin Atlas'ın ailesine ait olduğunu öğrenmişti. Belki kendi hastanelerindedir diye düşünüyordu.

 ''Üniversitedeki,'' dedi Cenk ama neden sorduğunu fark etmişti bile. ''Rüzgar, numarasını biliyorsun, kendini yemektense öğrenip kurtulsana.''

 ''Evet ama affedildiğini düşündürecek bir şey yapmak istemiyorum.''

 ''Tamam ama onun ne düşündüğü senin kendine işkence etmenden daha mı önemli?'' Cenk kupasına uzanıp eline aldıktan sonra sorgulayan bakışlarla sordu sorusunu. Rüzgar ise tekrar elleri arasındaki telefona bakıp derin bir iç çekti. Ne düşünürse düşünsün diye aklından geçirip hemen mesaj yerine girdi. 

 Rüzgar konuya nasıl gireceğini bilemeyerek birkaç defa yazıp silme işlemini sürdürürken telefonun diğer tarafındaki kişi tarafından fark edildiğini göremedi. Daha sonra aniden gelen mesajla irkildi.

 Atlas: Günaydın

 Rüzgar: Günaydın

Rüzgar: Şey, nasıl oldun?

 Atlas: Seninle konuşuyorum Rüzgar

 Atlas: Heyecanlandım açıkçası

 Atlas: Oldukça heyecanlıyım şu an

 Rüzgar: Yarandan bahsediyorum

 Atlas: :(

 Atlas: Sorun yok

 Atlas: (Konum)

 Atlas: Yine de kendin görmek istersin belki diye bulunsun

 Rüzgar: Anladım, geçmiş olsun

METANOIA - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin