59. Bölüm: Kelebekler

3K 204 11
                                    

 I still fall in love with you every time I see your eyes

 It takes me back to the first time I saw you smile...

 İyi okumalar!

...

 Mavi renk kanatlar baharın tatlı esintisiyle küçük odanın içinde süzülerek hala yerde uzanan geçlerin üzerinde dolanıyordu. Fark edildiğinde ne yapacağını bilemezcesine kendi etrafında döndü önce. Daha sonra ise kendine uzatılan parmağın üzerine tereddüt etmeden kondu.

 Atlas çoktan uyanmış, saatlerdir başını koluna yaslamış huzurla uyuyan omegasını izliyordu. Her ne kadar gidip kahvaltı hazırlamak, uyandığında omegasını hiç bekletmeden karnını doyurmak istese de birlikte oldukları ilk günün sabahı uyandığında yalnız olmasını istemiyordu. 

 Rüzgar, gece fazla dayanamadan göğsünde uzanırken uyuyakalmıştı. Atlas da uyandırmamaya dikkat ederek omegasını temizlemiş, her türlü bakımını seve seve yaptıktan sonra temiz bir yer yatağı hazırlayıp hemen yanına geçerek uykusuna ortak olmuştu.

 Tabii gece sürekli uyanmış, omegasının iyi olup olmadığını kontrol etmişti. Her ne kadar ikisi için de hayal gibi güzel bir gece de olsa düşünceleriyle yalnız kaldığında omegasının hep kendini huzursuz eden düşüncelere gittiğini biliyordu. Ancak düşündüğü gibi olmamış, güzel genç alfasının kollarında huzurlu uykusuna devam etmişti.

 Atlas parmağına konmuş, uslu uslu duran kelebeği kısaca süzüp kıpırdanmaya başlayan omegasına doğru yöneltti. Rüzgar derin bir nefesi içine çekip başını yasladığı kola sürterek gözlerini araladı. Hala bulanık olan görüşü sadece mavileri algılayabilmişti. Alfasının gözleri ve kelebeğin kanatları...

 Atlas daha fazla dayanamayıp uzanarak küçük burnuna öpücük kondurunca kısık ama neşeli bir kıkırtı kazandı. Bu sırada irkilip uzaklaşan kelebekle de Rüzgar ağır ağır gözlerini açmaya başladı. İki genç de aynı anda 'günaydın' diye mırıldanıp beraber güldüler ardından.

 Rüzgar tekrar gözlerini sıkıca yumup açarak ayılmasını hızlandırırken üzerinde hissettiği sıcaklıkla anlamayarak kaşlarını çattı. Daha sonra kısaca bir bakış attığında üzerinde turuncu-siyah renklerinde kıyafetler olduğunu gördü. En son hatırladığı çırılçıplak, terler içerisinde uzandığı görüntüler zihninde canlanmaya başlayınca devamını düşünmeden hemen pembeleşmeye başlayıp yüz üstü uzandığı, alfasının koluna gömdü yüzünü.

 Atlas hemen seslice bir kahkaha atıp burnunu açık renk saçların arasında gezdirdi. ''Anlaşıldı, şimdi günümüz aymaya başladı.''

 ''Ya dalga geçme!'' diye boğuk çıkan sesiyle huysuzlandı Rüzgar.

 ''Ne dalgası güzelim'' diyerek hemen kokladığı saçların arasına öpücükler kondurmaya başladı. ''O kadar tatlısın ki ağrın olduğunu bilmesem hiç düşünmeden kahvaltı öncesi tekrar yerdim seni.''

 Rüzgar hemen nefesini tutup omuz silkince dudaklarını saçlarından kaydırıp şakaklarına bastırdı Atlas. Hafifçe geri çekilip daha sakin bir şekilde ''Nasılsın peki?'' diye sordu. Birkaç saniye öncesinin aksine neşeli tavrından uzak, daha samimi çıkmıştı sesi.

 Rüzgar tuttuğu nefesi yavaşça bırakıp bekledi bir süre. Ardından tekrar yavaş yavaş başını çevirip alfasıyla göz göze geldi. Bakışlarıyla yumuşacık olurken ''İyiyim'' diye mırıldandı. Ardından bakışlarını yaslandığı koluna kaydırıp dövmelerinde gezdirdi. ''Ama hala yorgun hissediyorum, bir de biraz acıyor işte.''

 Atlas ağır ağır başını sallayarak onayladıktan sonra uzanıp hafifçe saçlarını okşamaya başladı. Hem uyumadan önce hem de gece uyandığı vakitlerde sürekli masaj yapıp kremler sürmüştü ama ağrıların normal olacağını bilse de omegasının pişman olmasından korkuyordu. Rüzgar da bir süre sessizce saçlarındaki dokunuşların keyfini çıkartırken alfasının aklını okumuş gibi telaşla gözlerini büyüttü.

METANOIA - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin