53. Bölüm: Soğuk Rüzgarlar

3K 252 62
                                    

 İyi okumalar!

...

 Nisan ayı bahar mevsimini iliklerine kadar hissettiriyordu herkese. Sabah parıldayan güneş şimdi bulutların arkasında dinlenmek ister gibi gizlenmiş, bulutlar ise rahatsız olmasın diye yağmur damlacıklarını bırakarak kendince korumaya almıştı güneşini.

 Birbirlerine sarılmış iki genç, şemsiyeleri olmadığı için hızla kampüs içindeki kafeye doğru koşuyorlardı. Yolun yarısında yağmura yakalandıkları için fazla ıslanmamışlardı. 

 Atlas, hemen kapıyı açarak önce omegasını içeri alıp daha sonra kendisi girdi. Üzerlerini düzeltip soluklanırlarken gülümseyerek birbirlerine bakıyorlardı. Rüzgar gülümsemesini hafifçe soldurup yumuşak bir sinirle kaşlarını çattı. ''Çok ıslandın ama sen'' diye de ekledi. Atlas ceketini açıp Rüzgar'ın üzerine eğildiği için omegasına göre daha çok ıslanmıştı.

 ''Sorun değil, kurur şimdi. Şemsiyeyi arabada bıraktım hem benim hatam'' diyerek çatılan kaşların düzelmesini sağladı.

 Sıcacık mekanda gözlerini gezdirdiler hızlıca. İkisi de ayrı masalarda oturan sürülerini bulunca durdular. İki masa arasında mesafe olmasına rağmen birbirlerinden çok uzakta oturmuyorlar, ara ara öldürücü bakışlar göndererek sessizce kavga ediyorlardı.

 ''İstersen ayrı bir yere geçebiliriz'' diye bir teklifte bulundu Atlas. Bu sırada kapının önünden çekilip insanların geçmelerine müsaade ettiler.

 Rüzgar dudaklarını birbirine bastırıp iki masa arasında gözlerini biraz daha gezdirdikten sonra alfasına doğru başını kaldırdı. ''İsterim ama'' diye başlayıp hemen yanındaki kemikli ele uzandı. Kendisinin aksine sıcak olmasa da buz gibi değildi. ''Her şeye rağmen senin sürün onlar. Ben rahatsız oluyorum ama korkmuyorum artık, yanlarına git sen. Sonra tekrar görüşürüz.''

 Atlas kendine sarılan eli hemen diğer eliyle de kapatarak ısıtmak ister gibi okşarken dikkatle dinledi omegasını. Parlak yeşillerde samimiyetini hissedince iç çekip gülümsedi. ''Peki o zaman'' diye nazikçe kabul etti.

 Rüzgar da aynı şekilde gülümseyip ayrılmak için bir hamlede bulundu ancak alfası boğazını temizleyip tuttuğu eli bırakmayarak durdurdu. Önce afallayıp alfasının gözlerine bakarken daha sonra ne istediğini anlayıp yine hafifçe gülümserken yanaklarının renklenmesine izin verdi. 

 Alfasının hemen önünde durup tuttuğu elinden destek alarak parmak uçlarında yükseldi. Ancak boy farkları sadece bu şekilde kapanmayacağı için Atlas da hafifçe eğilip omegasına destek oldu. Rüzgar, alt dudağının hemen altına ufak bir öpücük kondurup içinde coşan kelebeklerle tekrar topukları üzerine indi. 

 Atlas memnunca gülümseyip hızla eğilerek omegasının aksine sıkı bir öpücüğü yeni ısınan yanağına bırakıp doğruldu. ''Görüşürüz o zaman'' diye gülümseyerek ısıttığı elini serbest bıraktı. 

 Rüzgar da başıyla onaylayıp hemen kendi sürüsünün yanına ilerledi. Ancak iki sürünün de masaları birbirlerine çok yakın olduğu için Atlas da hemen arkasından gelmişti.

 Atlas kendine çeşitli şekillerde selam veren arkadaşlarının yanına geldiğinde Efe'nin yanındaki boş sandalyeye geçerek çantasını bıraktı. ''Ne bu samimiyet?'' diye de sordu hemen karşılarındaki masayı işaret edip.

 ''Düşmanı yakın tutuyoruz'' diye hemen cevapladı Atakan. Çaprazında oturmuş bir eliyle telefonuyla ilgilenirken diğer eliyle omzuna başını yaslamış, bacaklarını da Ediz'in kucağına uzatmış yatan Polen'in kıvırcıklarıyla oynuyordu. 

 Ediz ve Levent kapalı alanda olduklarını umursamadan dudaklarındaki sigaraları içerken Efe de bitmiş çayının dibiyle oynuyordu. ''Biz sessiz durdukça kaşınıyorlar'' diye sinirle konuşmaya başladı kırmızı saçlı genç. Atlas kaşlarını çatıp yanındaki bedene dönünce aynı sinirle dişleri arasından konuşmaya devam etti Efe ''Sonunda sikeceğim hepsi-yani hepsi eksi biri o olacak.''

METANOIA - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin