İyi seyirler...
...
Korku yabancı olduğu bir duygu değildi.
Çoğu zaman, dışarıda hiçbir şey yapmadan dururken bile korkuyu hissederdi Rüzgar. Ancak şimdiye kadar hep bu korkuyu gizlemeyi başarmıştı. Her daim başı dik durur sadece kendi önüne bakardı. Fakat insanların kararan kalbi, seneler geçtikçe daha da kararıyorcasına karşılaştığı zorlukların da cüssesi artmış, kaldıramayacağı boyutlara gelmeye başlamıştı. Son zamanlarda ise özellikle ölüm korkusu, her saniye peşindeydi.
Titreyen elleri arasındaki telefondan duyulan bildirim seslerine karşı sağırlaşmış, sadece gözlerini sabitlediği kapıya odaklanmıştı. Ara ara kıpırdanma sesleri duysa da durulan salonuna ne bir tıklama ne de zil sesi girmişti.
Sesli düşünüyormuş gibi hemen ardından zil sesi duyuldu. Duyduğu sesle soyutlandığı dünyaya geri döndü kumral genç. Duyularının tekrar açılmasıyla ise telefonundan gelen seslere odaklandı.
Atlas, yüzün üzerinde mesaj ve sekiz cevapsız arama bırakması yetersizmiş gibi, hala mesajlarına devam ediyordu. Rüzgar kendini sakinleştirmeye çalışarak aceleyle rehbere girdi. Ancak bildirim seslerinden rahatsız olup telefonu sessize aldı önce. Sakin kalmalıydı. Oturup ağlayacak zamanda değildi.
Sakin ol, kendine yardım etmek zorundasın diye hatırlatmaya başladı kendine içinden. Kapıdan ikinci bir ses duyulmadan önce hemen rehberden Cenk'i bulup aradı. Telefon bir defa çalınıp açılınca eş zamanlı olarak zil sesi duyuldu. Rüzgar hızla nefes alıp verirken ağzını açtığı sırada Cenk yine izin vermeden kendisi lafa girdi. ''Rüzgar, evde misin?''
Rüzgar ağzına kadar gelen yüreğiyle kelimeleri bulmakta zorlandı önce. Sesli sesli nefes alıp verirken fazla beklemeden Cenk devam etti: ''Tamam abiciğim, anladım, sakin ol şimdi. Geliyoruz biz. Özür dilerim, engel olamadık ama halledeceğiz.''
''Ne-ne olu-yor?'' diye zorlukla konuştu Rüzgar. Artık dolan gözlerine engel olmuyordu.
''Rüzgar, sakin olmaya çalış lütfen. Mete'yle geliyoruz biz. Lütfen, sessizce bir yere saklanabilir misin?''
''Ne oluyor?'' diye tek nefeste sordu bu sefer Rüzgar. Duyduklarıyla dikkatlice oturduğu yerden kalktı. Cenk'ten aldığı sakinleştirici sözlerle cesaretlenip açık olan ışığı kapattı. Ses çıkarmamaya özen göstererek saklanacak bir yer aradı. Bu sırada korkusuna karışan merakla gözleri kapıya değdi. Ancak telefonun diğer ucundakiler bunu fark etmiş gibi, ''Kapıdan uzak dur!'' diye uyarıda bulundular aynı anda.
''Kim?'' diye fısıltıyla sordu arkadaşlarına doğru.
''Sorma şimdi Rüzgar, önce senden uzaklaştıralım daha sonra açıklayacağım. Güven bana. Saklan şimdi olur mu? Ben haber vereceğim sana. Geldik sayılır.''
Arkadan gelen yüksek motor ve gürültülü korna sesleriyle trafikte olduklarını anladı Rüzgar. Daha fazla beklemeden kapıdan en uzak, balkonun yanında bulunan küçük misafir odasına girdi. Bir eliyle sıkıca telefonu tutarken diğer eliyle kapıyı kilitlemeye çalıştı. Bulanıklaşan görüşüyle kilitleme işinde zorlansa da Cenk'in sesiyle devam etme cesaretini bulup hemen uzak bir köşeye koştu.
Mete'nin küfürlü bağırtılarını duyunca hala trafikte olduklarını anladı Rüzgar. Bir anda, huzurlu gününün kasvetli bir hale bürünmesine anlam veremiyordu. Çöktüğü duvarın dibine biraz daha sokulup oturduğunda zil sesinin art arda hızlandığını duydu. Ancak aklına hiç kimse gelmiyordu. Adresi belli kişilerde vardı ve onlar da şu an telaşla yanına geliyordu zaten. Düşünüp bulamadıkça ise, kendine, düşünmeyi yasak ettiği kişileri düşünüp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METANOIA - BL
FantasiaBiri mavi diğeri kırmızı, iki göz birbirine kilitlenmişti. Yıllardır bekledikleri tek şeyi bulmuşlardı. Ruh eşlerini. Ama neden birbirlerini öldürmek ister gibi bakıyorlardı? 18 yaş ve üzeri bireyler için uygundur. Şiddet ve olumsuz örnek oluşturab...