64. Bölüm: Gözyaşlarını Güllere Çevireceğim

2.5K 225 31
                                    

İyi okumalar!

...

 Saniyeler seneler gibi gelirken ilerleyen zamanla tüm bedeni geriliyordu Rüzgar'ın. Bakışlarıyla kendini esir almış adam tek bir kelime dahi etmezken hala karşısında dikiliyordu.

Ela gözleri, tepesinden vuran ışıkla iyice parlarken mavi ya da yeşile dönmekten çok beyaza doğru kayıyordu. Karşısında bir hayalet var ve ne yapacağını bilemiyor gibi hissediyordu Rüzgar. Normalde bu kadar sessiz kalmazdı ancak adamın üzerinde hakimiyet kuran enerjisi o kadar yoğundu ki nasıl ses çıkaracağını unutmuştu. Sanki nefes sesini bile duysa üzerine atlayacak, pusuda yatan bir kurt gibiydi.

Adam, gözlerini ayırmazken tuttuğu sandalyeyi kumral gencin dizleri önüne bıraktı. Rüzgar ani hareketle irkilince hemen alfasının elini saran ellerini sıkılaştırdı.

Çok geçmeden ise tok adım sesleri tekrar duyuldu ve adam sandalyeye yerleşti. Bacaklarını açıp rahatça otururken geriye yaslanmak yerine gözlerini hafifçe kısıp dirseklerini dizleri üzerine dayadı. Uzun gövdesiyle eğilirken yeşil gözlerin hizasına gelmişti.

Güzel gencin her bir hücresi kaç diye bağırırken aynı zamanda da hareket edemeyeceklerinin bilincinde çaresizdiler. Rüzgar dayanamayıp yutkununca anında kaşlarını çattı adam. Zaten diken üzerinde oturan genç aldığı tepkiyle hafifçe gerileyince adam da ağzını araladı.

''Sen'' diye kalın ve tok sesiyle seslenince omeganın aldığı titrek nefesi fark etti. ''Benden mi korkuyorsun?''

Rüzgar ağzını aralasa da cevap veremeyip sadece titrekçe nefesini verdi. Adam da tepkisiyle ağır ağır başını aşağı yukarı salladı. Ardından gözleri saniyelik olarak omeganın karnına kayıp tekrar yeşillerine döndü.

''S-siz?'' diye sonunda enerjisini toplayıp kısıkça sordu Rüzgar.

Ancak adam cevap vermek yerine yavaşça bir elini havalandırdı. Aynı yavaşlıkla, yaydığı tehlikeli havanın aksine tereddüt ederek elini Rüzgar'ın karnına doğru ilerletti. 

 Rüzgar her bir yakınlaşmada kalbinin git gide daha hızlı attığını duyarken bayılacakmış gibi hissediyordu. Büyük el kendine temas etmeye milimler kala başka bir el tarafından durdurulunca duyduğu hırıltılı sesle nefesini tutup olduğu yerde resmen küçüldü.

 Gözleri, yer yer bandajlara sarılmış elin üzerinde gezinince hemen ikinci şokunu yaşayarak kaşlarını havalandırdı. Atlas, başı öne doğru eğikken hızlı hızlı nefes alıyordu. Boşta olan eliyle uzandığı için yataktan aniden doğrulmanın verdiği acıyla yüzünü buruşturmuştu.

 ''Atlas?'' diye kısıkça seslendi Rüzgar. Kaybolan sesi geri gelmiş gibiydi.

 Aralanan maviler önce omegasını bulup yüzündeki acı dolu ifadeyi silerken tuttuğu elin sahibine döndü ardından. Kaşları hafifçe çatılırken tutuşunu gevşetip elini şaşkınlıkla çekerken bedenini düzeltti. Sırtını eğimli yatakla buluşturunca gözleri bir kendine endişeyle bakan yeşillere bir de duygusuzca bakan elalara gidip geldi.

 ''Baba?'' diye şaşkınlıkla sorarken aynı şaşkın ifade omegasında da oluştu. 

 Adam tek kaşını kaldırıp yataktaki genci süzdü kısa bir sürede. Ardından tekrar dümdüz ifadesine dönerken ''Bu halin ne?'' diye sordu Rüzgar'ı ürküten ses tonuyla.

 Atlas cevap vermeden önce bir elini sıkıca esir alan güzel elleri fark edip hemen diğer elini üzerlerine kapattı. Hafifçe okşayıp sakinleştirmeye çalışırken ''Senin burada ne işin var?'' diye sordu.

 Rüzgar şaşkınca alfasını izlerken sesinin çatallaşmasıyla rahatsız oldu. Hala karışık olan zihni, kendine alfasının yeni uyandığını hatırlatırken hemen ellerini kendine çekti. Alfasının sorarcasına olan bakışları arasında arkasındaki masada duran bardağa su doldurdu. 

METANOIA - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin