67. Bölüm: En Güzel Aşk Zor Olanmış

2.4K 197 11
                                    

İyi okumalar!

...

Durgun dalgalar farklı yönlerden çarpıkça kayalıklara çarparken kulağa dinlendirici bir melodi gibi geliyorlardı. Sabahın erken saatlerinde güneşi arkalarına almış iki genç sahilin en güzel yerlerinden birine kurulmuş kahvaltılarını yapıyorlardı.

Kayalıkların üzerine serdikleri piknik örtüsünün üzerine daha rahat etmeleri için küçük minderler koymuşlardı. Atlas bir telefon görüşmesi için biraz arkalarında park ettikleri arabanın yanındayken Rüzgar bağdaş kurmuş elindeki dondurma kasesini iştahla kaşıklıyordu.

Deniz havasıyla iştahı açılırken Atlas'ın hazırladığı kahvaltılıkları resmen tadımlık olarak uçlarından yemiş, ardından hemen dondurmasına saldırmıştı. Ekşi-tatlı böğürtlen aroması sütlü çikolatayla karışırken büyük bir haz alıyordu Rüzgar.

Alfasının sesi yaklaşmaya başlayınca kaşığındaki büyük parçayı geri bıraktı hemen. Ardından daha küçük bir parçaya ayırıp tekrar dilinin üzerine bıraktı. Atlas'ın telefonun diğer ucundaki kişiyle vedalaştığını anladığı cümleleri duyulur duyulmaz ardından gülme sesini duydu Rüzgar.

Atlas hemen yanına oturup telefonunu da tabakların yanına bıraktıktan sonra uzanıp yanağını öptü. Ayrılırken gülümseyerek ''Gördüm'' diye mırıldandı.

Rüzgar yine suçluluk hissiyle bakışlarını önündeki kaseye eğince seslice bir kahkaha attı Atlas. Rüzgar dudaklarını büzüp erimeye başlayan dondurmasıyla oynarken ''Ama çok canım çekiyor'' diye karşılık verdi.

Atlas büzülen ve soğuğun etkisiyle kızaran dudaklarına sıkıca bir öpücük kondurdu. Aldığı meyveli tatla dudaklarını yalarken ''Güzelim istediğin kadar ye, bir şey demiyorum ki ben sana'' diye yumuşakça konuştu. ''Sadece biraz daha yavaş yemeyi dene, daha boğazların yeni iyileşti. Canın acırken dayanamıyorum ki.''

Rüzgar iç çekerken ''Haklısın ama kontrol edemiyorum işte'' diyince gülümseyip eğilerek omegasının biraz daha belirginleşen karnına yaklaştı Atlas. Tişörtü üzerinden hafifçe bir öpücük kondurup ''Oğlum sen kış mevsiminde doğacaksın'' diye sakince bebeğine seslendi. ''Nereden çıktı şimdi dondurma sevdası?''

Rüzgar alfasının hareketleriyle büzdüğü dudaklarını havalandırıp gülümsedi hemen. Elini uzatıp siyah saçları arasında gezdirince manzaralarından daha koyu renkteki maviler gülerek kendine döndü.

Atlas omegasının dokunuşlarıyla gözlerini kapatırken bir süre sonra başını çevirip avucunun içine hafif bir öpücük kondurdu. Doğrulurken tekrar gülümseyip ''Bugün nereye götüreceksin bakalım beni?'' diye sordu.

Rüzgar da tekrar gülümserken elindeki kaseyi bıraktı. ''Şey, biraz geç oldu ama seni tanıştırmak istediğim başka biri daha var.'' Ardından nefesini verip seslice gülerken ''Yani, Poyraz babamın hastanedeki tepkisini yersiz bırakacak kadar geç aslında.''

Atlas aklına gelen tek kişiyle heyecanla kaşlarını havalandırırken ''Annen?'' diye tahminde bulundu.

Rüzgar hemen başıyla onaylayınca Atlas da aynı şekilde telaşla başını aşağı yukarı salladı. ''T-tamam, tamam gidelim'' diye ekledi ardından. Belli belirsiz gülümserken ''Çok sevinirim Rüzgar, biraz heyecanlandım ama. Ne yapalım? Çiçek falan mı alayım? Yakınlarda mı? Ona göre bir yerden alalım, hava sıcak arabada ezilmesinler.''

Rüzgar alfasının telaşlı haline gülerken başını olumsuz anlamda salladı. ''Çok da yakın sayılmaz, gidip gelmemiz geceyi bulabilir. Çiçekleri dert etme, Cenk o işlerle ilgileniyor zaten. Şu an mezarı rengarenk, yani rengarenkti, en son gittiğimde.''

METANOIA - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin