7. Bölüm: Kan

4.2K 397 25
                                    

 Keyifli okumalar!

...

 ''Keşke biraz daha kalsaydın, annem geç gelip seninle ilgilenemediği için söyleniyor.'' 

 Esmer kız evin dış kapısına yaslanmış, aceleyle botlarını giyen genci ikna etmeye çalışıyordu.

 Rüzgar, işini bitirip doğrulduktan sonra kızın elinden sırt çantasını ve birkaç poşeti alıp gülümseyerek cevap verdi:

 ''Başka bir zaman görüşürüz Melda, çok geç olmuş zaten. Benim gerçekten eve dönmem gerekiyor.''

 Kız pes etmiş şekilde kollarını açtığında Rüzgar elindeki poşetlere dikkat ederek ona yaklaştı. Kızın kolları ince bedenini sıkıca sardıktan sonra geri çekilmişti.

 Melda, Rüzgar'ın sınıf arkadaşıydı. Bugün beraber ödevlerini tamamlamak üzere Melda'nın evinde buluşmuşlardı. Melda da kendisi gibi bir omegaydı, bu yüzden onun yanında rahat olabiliyor ve evinde hiçbir alfa yaşamadığı için rahatlıkla arkadaşına gidebiliyordu.

 Rüzgar kararan havaya bakıp sıkıntıyla bir nefes verdi. Bugün, eve dönerken yürümek istediğini söylemişti sürüsüne. Tabii ki hiçbiri gece onu yalnız bırakamayacaklarını söylemişti fakat Rüzgar, tavrını kesin olarak koymuştu. Hepsinin yetiştirmek zorunda olduğu ödevleri, görevleri vardı. Kendi koşuşturmalı hayatları arasında bir de kendisiyle bu kadar fazla uğraşmalarını istemiyordu. Cenk de gece boyu ameliyatta olacağını söylediği için bugün yalnız dönecekti.

 Kar yağışı haftalardır sürüyordu. Sabahki yoğun yağışın ardından şimdi kar taneleri, sadece belli belirsiz, etrafta süzülen toz taneleri gibiydiler. 

 Rüzgar boşta olan elini kabanının cebinde ısıtmaya çalışarak boş sokakta, sadece ezdiği karların sesi duyulurken ilerlemeye başladı. Evi çok uzakta olmadığı için taksi veya otobüs kullanmak istemiyordu. Sabahtan beri oturup çizim yaptıktan sonra biraz yürümenin kendine iyi geleceğinden emindi. 

 Sorunsuz bir şekilde ara sokaklardan geçti, caddeye ulaştı. İnsanlar aceleleri varmış gibi hızlı hızlı yürüyorlardı. Yolda yürüyen birkaç arkadaş grubunun sohbetleri dışında ise caddede başka bir ses yoktu. 

 Rüzgar, cebindeki elini çıkartarak hafifçe boynundan aşağı kaymış olan atkısını düzeltip burnunun da kapanmasını sağladı. Birkaç adım sonra kulağına dolan müzik sesiyle başını çevirip yolun karşısındaki bara baktı. Oldukça büyük bir mekan olduğu belliydi. Önünde, bazıları düzenle park edilmiş, bazıları ise resmen atılmış gibi duran motosikletler duruyordu.

 Bara doğru iyice yaklaştığında müzik seslerinin arasından rahatça duyulan inleme sesleriyle kaşlarını çatıp önüne döndü. Barın önünden geçerken seslerin artması ve burnuna çeşitli, şekerli aromaların dolmasıyla ise göz ucuyla büyük camlardan içeri baktı. 

 Dans eden birkaç kişinin dışında, neredeyse herkes aynı işle uğraşıyordu; çıplak bedenler, mekanın çeşitli köşelerinde farklı şekilde danslarını sürdürüyordu. Hafif açık duran camdan dışarıya, omega olduklarına emin olduğu bedenlerin feromonları süzülüyordu.

 Rüzgar bu görüntüyle sinirle kaşlarını çatıp adımlarını hızlandırdı. Tabii ki insanların zevkleri kendini ilgilenmiyordu. Ancak hepsinin omega olduğunu ve şu an sadece feromonların etkisiyle hareket ediyor olduklarını biliyordu. Feromon etkisinden sonra pişman olacaklarını, birkaç hafta sonra ise hastanelere doluşup kürtaj için sırada bekleyeceklerini de çok iyi biliyordu. 

 Her zaman böyle oluyordu çünkü. Her şeyin, hayatın, bu kadar kendi aleyhlerine olmasından nefret ediyor, kimsenin de bunun için bir şey yapmamasına öfkeleniyordu. Elinde değildi.

 Tüm düşüncelerinin arasında, kendisi de omega olduğu için keyfini kaçıran başka bir gerçek de kendini göstermeye başlamıştı şimdi: Kızışma dönemi yaklaşıyordu.

 Rüzgar bu dönemi özenle takip eder ve bu süreçte hiçbir şekilde evinden çıkmazdı. Kendisi için işkence gibi geçen bir hafta olurdu. İlaçlarını düzenli olarak kullanıp acısını bastırmaya çalışırdı. Ancak günlük hayatında da ihtiyacı olmamasına rağmen tedbir olsun diye ilaç kullanıyor, bu sebeple sürekli dozları arttırmak zorunda kalıyordu. 

 İlaçların hiçbiri masum değildi. Yan etkileri ise zaten kırılgan olan bedenine gün geçtikçe daha çok zarar veriyordu. Bunların farkındaydı ancak korkuyla başladığı bu bağımlılıktan kolayca kurtulamıyordu.

 Bu dönemi bir alfayla birlikte olarak rahatça atlatabileceğini biliyordu. Ancak Rüzgar vücudunu, sadece seks objesi olarak gören alfalara sunmak istemiyordu. Hiçbirinin kendini mühürlemeyeceğine de emin olamazdı. 

 ''Gel artık,'' diye kendi kendine mırıldandı yorgun sesiyle. 

 Sadece 'o'na güvenebilirim diye düşünüyordu. Ruh eşi, asla onu incitmezdi.

 Hızlı adımlarını barı geçtiğinde yavaşlattı. Yerler hala karla kaplıydı. Ara ara ise buzlanmalar olduğu belliydi. Günlerdir uğraştıkları ödevi, şimdi düşürerek mahvetmek istemiyordu. Dikkatle bastığı yerleri izlerkense bir anda durdu.

 Adım atacağı karlı yolun üzerinde kan lekeleri vardı. Gözleri, korkuyla açılıp izleri takip etmeye başladı. 

 Kulağını dolduran acı dolu bir inleme sesiyle hemen başını kaldırıp sesin geldiği yöne döndü Rüzgar. Kan izlerinin süslediği, birkaç adım geride bıraktığı barın yanından geliyordu ses. Yutkunup daha dikkatli bakmaya başladı. 

 İçindeki ses ona nasıl bir dünyada yaşadığını ve bunların normal olduğunu söylüyordu. Şu an yapması gereken tek şey görmezden gelip, caddedeki diğer insanlar gibi aceleyle oradan uzaklaşmaktı.

 Ancak başka bir ses de birilerinin yardıma ihtiyacı olabileceğini söylüyordu. Kafasının içindeki sesler çatışmaya devam ederken ne yapacağına karar veremez halde kaldı omega.

 Rüzgar senelerdir okulda, sokakta, her yerde... çeşitli saldırılara uğramış olan biriydi. Bu yüzden düşünmeden edemiyor, akıllıca olmasa bile görmezden gelemiyordu; bazen acı çektiği - hatta sadece korktuğu zamanlarda, dışarıdan gelecek olan ufak bir sese bile muhtaç olur, duyunca da kendinde güç bulurdu. Yardımı dokunamayacak olsa bile, görmezden geldiği bir olayı ertesi sabah haberlerde görmek istemiyordu. 

 Daha fazla düşünmeden telefonuna uzandı.

 Polisi arayamazdı. Olayı bilmiyordu çünkü. Ve polis belli birkaç olay dışında ilgilenmezdi. 

 Sürüsünün şu an müsait olmadığını da biliyordu ama bu hayatta güvenebileceği başka biri yoktu. En azından kendi güvenliğini sağlamak zorundaydı.

 Mesaj bölümüne girip gördüğü ilk isim olan Liva'ya tıkladı. 

Rüzgar: 5 dk içinde sizi aramazsam bulun beni

 Hızla yazdığı mesajdan sonra telefonu tekrar cebine atarak derin bir nefes aldı. 

 Bu sırada montunun cebindeki, mesaj bildirimleriyle titreyen telefonunu duymamaya çalışarak bembeyaz karın üzerindeki kırmızı lekeleri takip etti. 


METANOIA - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin