8. Bölüm: Ev

4.1K 406 45
                                    

 İyi seyirler...

...

  Rüzgar hızla geldiği barın arka tarafındaki duvara yaslanmış, kendini neyin beklediğini görmeye çalışıyordu. Önden görünen eğlence mekanının aksine arka taraf oldukça sessiz, kasvetliydi. 

 Büyük çöp konteynerlerinin yanında bir çift beden görünüyordu. Kanların sahibi olduğunu anladığı beden duvarın önünde yarı yatar pozisyonda uzanıyordu. Hemen önündeki beden ise olduğu yerde ileri geri volta atıyor, arada bir durup yerdeki bedeni tekmeliyordu. 

 Yarı baygın şekilde yerde uzanan beden ise acı dolu inlemelerinin arasına yer yer histerik gülüşler ekliyordu. 

 Rüzgar yaslandığı duvardan biraz daha onlara yaklaştığında karşısındaki bedenlerin yüzünü net bir şekilde görmeyi başarabildi. Gözleri şaşkınlıkla açılırken, aralanan dudaklarından bir ses çıkmaması için son anda kendini tuttu. 

 Yerde yatan gencin kıyafetleri parçalanmış, ön kolundan aktığı belli olan kanlar etrafa saçılmıştı; boynunun altında bulunan, pençe izi olduğu belli olan yaralar ise tazeliğini göstermek istercesine parıldıyordu. Gülümseyen dudaklarından akan kan, boynuna doğru süzülüyor, kan ve terle alnına yapışan buklelerinin arasından, mavi gözleri, canlılığını yitirmiş şekilde bakıyordu. 

 ''Polen,'' diye sessizce mırıldandı. 

 Ayaktaki beden hızla yere çöküp yerdeki betayı parçalanmış ceketinden tutarak sürüklemeye başladı. Bu sırada Rüzgar da elindeki poşetleri sessizce kenara bırakarak fazla düşünmeden hareket halindeki bedenlere doğru koştu. 

 Sırtı dönük olan bedenin dizlerinin arkasına sertçe vurarak yere çökmesini sağladı Rüzgar. Dizlerinin üzerine çökmüş olan adam sinirle bir küfür mırıldanırkense Polen'i bir köşeye fırlattı. Rüzgar yerdeki adamın toparlanmasına fırsat vermeden bileklerini tutup arkasında birleştirdi, sırt çantasından sarkan maket bıçağını çekip adamın omzuna sapladı.

 ''Sen kimsin be!''

 Acıyla bir çığlık attıktan sonra sinirle konuşmaya başladı adam. Omzundaki bıçağın içinde çevrildiğini hissettiğinde tekrar bağırdı. 

 ''Açıklama yapması gerekenin ben olduğumu düşünmüyorum,'' diye sakince açıkladı Rüzgar. 

 Yanlarında yatan Polen, bir kahkaha atıp yarı baygın şekilde konuşmaya dahil oldu:

 ''Hemen gidersen şikayetçi olmam!''

 Kendince klişe olan cümleyi kurduktan sonra sesinin kısık çıkan tonunu beğenmemiş olacak ki gülümsemesini yavaşça soldurmaya başladı. 

 ''Çekil üzerimden!'' diye kükredi adam. ''Gidiyordum zaten, çöpün sende kalsın!''

 Rüzgar adamı tutan ellerini gevşetmeden yerde yatan bedene baktı gözünün ucuyla. Polen bunu fark edince solgun yüzüne tekrar bir gülümseme yerleştirdi, omeganın bakışlarındaki, kendine ciddi ciddi soru sorar gibi olan ifadeye karşın ise önce şaşırsa da başını onaylar anlamda yavaşça salladı. 

 Rüzgar emin olamasa da ortadaki mevzuyu bilmediği için ona güvenmeyi seçti. Gördüğü kadarıyla oldukça kan kaybetmişti. Bir an önce onunla ilgilenmek istiyordu.

 Yavaşça adamın ellerini bırakıp ayağa kalktı Rüzgar, omzundaki bıçağı ise hareketine zıt olarak hızla çekti, kendisi de adamdan uzaklaştı. 

 Serbest kalan adam da kendilerinden uzaklaşıp yerde yatan bedene iğrenircesine bir bakış gönderdi. Daha fazla oyalanmadan omzunu tutarak caddeye doğru ilerledi.

METANOIA - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin