Keyifli okumalar!
...
''You are my sunshine, my only sunshine...''
Toprak'ın yumuşak sesi tüm evi neşeyle doldururken kocaman bir gülümsemeyle arkadaşını dinliyordu Rüzgar. Sabahtan beri çeşit çeşit şarkılar söyleyerek kendince omeganın karnındaki bebekle iletişime geçiyordu. Neredeyse üç aydır aynı şekilde devam etmişti.
Liva da oturduğu koltuktan ara ara güzel sesiyle eşlik ederken bazen kalkıp dikkatlice Rüzgar'la dans ediyordu. Erdem de mutfağı çeşit çeşit yemekle doldururken arkadaşlarını naif sesinden mahrum bırakmıyordu.
Bu süreçte sık sık arkadaşının yanına uğruyor, Atlas yanında olmadığı zamanlarda yemekleri hazırlıyordu. Çünkü Rüzgar sürekli fark farklı isteklerde bulunup daha sonra da dakikalar önce istediği yemeğe iğrenerek bakıyordu.
Hamilelik süreci düşündüğünden daha zorlu geçiyordu. Sürekli bitmek bilmeyen ağrıları, sabah başlayıp ara ara uykularından da uyandıran ve sık sık devam eden bulantıları oluyordu. Yemeklerle arası iyice açılmışken iştahı açıldığı zamanlarda beslenmesi için etrafındaki herkes seferber oluyordu.
Fiziğinde ise fazla bir değişiklik olmazken sadece karnında ufak bir büyüme vardı. Bebeğin orada olduğunu göstermek ister gibiydi sadece. Hala düz sayılabilecek bir görüntüye sahipti.
Hamile olduğunu öğrendiklerinden beri Atlas'la beraber yaşamaya başlamışlardı. Zaman zaman Atlas'ın evinde kalırlarken zaman zaman da kendi evinde kalıyorlardı. Alt üst olan hormonları tuhaf isteklerde bulunmasını sağlarken dün gece ansızın yatağımı özledim diye ağlamaya başlamıştı. Atlas da hiç vakit kaybetmeden hemen gecenin üçünde uykuya devam etmeleri üzere Rüzgar'ın evine sürmüştü arabasını.
''Rüzgar, ne yapıyorsun acaba?'' diye sordu mutfaktan başını uzatan Erdem. Gülerek pencerenin önünde tuvalini süsleyen arkadaşını izliyordu. Rüzgar, tuvalle arasına gereğinden fazla mesafe koymuştu. Elindeki fırçayı en uç kısmından tutarken resmen tuvale değdirmek için oturduğu yerde öne doğru uzanıyordu.
Rüzgar mezuniyetinin ardından bebek haberini alınca iş aramaya bir süre ara vermişti. Atlas da bolca dinlenmesi gerektiğini söylediği için bebeğe zarar veririm diye iyice korkmuştu. Zaten sürekli yorgun hissediyordu. Ancak evde boş oturmaya alışık olmadığı için Toprak'ın annelerinin ayarladığı bazı öğrencilere resim dersleri veriyordu.
Liva da arkadaşının oldukça tatlı görünen görüntüsüyle kıkırdayınca şaşkınca bakışlarını çevirdi Rüzgar. Kendine gelirken neyi kastettiklerini anlayınca onlara katılıp gülmeye başladı. ''Ne yapayım, boya kokusu midemi bulandırıyor. Ama devam etmek istiyorum'' diye cevap verdi.
Ardından ise bu anı bekliyormuş gibi kasılan midesinin üzerine bastırdı bir elini. Gülümsemesi solarken ise yüzünü ekşitip diğer eliyle ağzını kapattı. Arkadaşları da gülmeyi keserken hep beraber hareketlendiler.
Toprak ''Gel'' diye sakince mırıldanıp hazır ayaktayken hemen Rüzgar'ın yanına koştu. Belinden nazikçe kavrarken doğrulmasına yardımcı oldu. Sürekli karşılaştıkları bir durum olduğu ve Rüzgar'ın da panik yapmamasını istedikleri için hep sakin yaklaşıyorlardı.
Hızlıca klozetin başına gelip eğildiklerinde bir eliyle kumral tutamları geriye doğru tarayıp diğer eliyle belinden tutarak destek olmaya devam etti Toprak. Rüzgar boş sayılabilecek midesini tamamen boşaltırken arkadaşı melodik bir şekilde mırıldanmaya devam ediyordu.
Rüzgar kesik kesik nefesler alırken ağzındaki acı tatla yüzünü buruşturdu tekrar. Biraz olsa rahatladığını hissederken tekrar arkadaşının yardımıyla temizlenip salona döndü.
![](https://img.wattpad.com/cover/299442286-288-k290766.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METANOIA - BL
FantasyBiri mavi diğeri kırmızı, iki göz birbirine kilitlenmişti. Yıllardır bekledikleri tek şeyi bulmuşlardı. Ruh eşlerini. Ama neden birbirlerini öldürmek ister gibi bakıyorlardı? 18 yaş ve üzeri bireyler için uygundur. Şiddet ve olumsuz örnek oluşturab...