Büyücü olduğunu öğrenen Harry için bambaşka bir hayat başlıyordu. Bu zamana kadar yaptıkları garip ve anlamlandıramadığı şeylerin büyü olduğunu öğrenen Harry doğduğundan beri hiç bu kadar heyecanlı hissetmiyordu. Teyzesi ve eniştesinin ona anlattıkları şeylerin doğru olmadığını öğrenen Harry, heyecanının yanında öfkeyi de doruklarına kadar hissediyordu. Ailesinin trafik kazasında ölmediğini, Voldemort adlı kara büyücü tarafından öldürüldüğünü öğrenmişti. Hiç hatırlamadığı bu sebep yüzünden de büyücü dünyasında bir üne sahip olmuştu.
Muggle okuluna giderken de zeki ve başarılı bir öğrenci olan Harry, bir anda hiç bilmediği bir dünyaya giriş yapınca okul ve büyücülük dünyası hakkında araştırma yapmaya başlamıştı. Hogwarts: 1 Tarih adlı kitabı tabiri caizse yalayıp yutmuştu. Okulda öğretilen derslerden tut kuruculara kadar hepsini ezberlemişti.
1 Eylül sabahı King Cross istasyonuna geldiğinde eliyle koymuş gibi buldu Peron 9/¾'i. Daha sonra kendine boş bir kompartıman buldu ve eşyalarını yerleştirip oturdu ve düşünmeye başladı. Hogwarts okulundaki ilk senesiydi ve oldukça heyecanlıydı.
Aniden kompartımanın kapısı açıldı. İstasyonda görmüş olduğu kızıl saçlı çocukların en küçüğü vardı kapıda.
Koltuklara bakıp "Burası boş ise oturabilir miyim? Diğer kompartımanlarrın hepsi dolu" dedi Harry'ye.
Harry de boş olduğunu belirtip oturmasını söyledi. Sonra kızıl çocuk sohbet açmak için ismini söyledi.
"Adım Ron, Ron Weasley."
"Ben de Harry, Harry Potter."Ron bir anda gözlerini büyüttü. Nutku tutulmuş gibiydi. Harry zaten böyle bir tepki beklediğinden şaşırmadı. Sonra Ron kendine gelerek "O gerçekten var mı?" diye sordu.
Harry, "Ne var mı?" diye sorunca, "Yara izi!" diye cevapladı Ron.
Harry de saçını geriye geriye atıp şimşek biçimdeki yara izini gösterdi. Ron çok etkilenmiş gibiydi. Sohbet etmeye başladılar. Harry, karşısındaki kızıl saçlı çocukla iyi anlaşacağını düşündü içten içe. Bu zamana kadar isminin Harry Potter olduğunu öğrenen herkes sırf ününden dolayı ilgi gösteriyordu. Ron ise etkilenmiş bile gözükse sıcakkanlı olduğunu hissettiriyordu.
Kompartıman kapısı tekrar açıldığında kahveringi dalgalı saçlara sahip bir kız gözüktü. "Neville diye bir çocuk kurbağasını kaybetmiş. İkinizden gören oldu mu?" diye sordu.
Harry ve Ron görmediklerini belirtince kız gidecek gibi oldu ve sonra bir anda durdu. Gözleri Harry'nin yara izine kilitlenmişti. Harry bunu fark edince rahatsız olduğunu hissetti.
Kız, "Sen Harry Potter mısın?" diye sorunca, "Evet!" diye yanıtladı. Harry.
"Ben Hermione Granger." diye kendini tanıttı ve sonra da Ron ile tanıştı. Üçlü sohbet etmeye başlayınca Harry, Hermione'nin zeki bir kız olduğunu hemen anladı.
Daha sonra Hermione, Neville adlı çocuğa kurbağasını bulmada yardım edeceğini söyleyip kompartımandan çıktı. Harry şimdiden iki arkadaş edinmişti bile. Bu kadar kolay arkadaş edinebileceğini tahmin etmiyordu.
Kompartımanın kapısı tekrar açılınca daha önceden Madam Malkin'in dükkanında gördüğü Platin saçlı çocuk içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...