Bu bölümde +18 bir sahne bulunacaktır. O sahne geldiğinde haber vereceğim. Okumak istemeyenler geçebilir.
***
Harry, gerçeklerin bir gün bu kadar ağır geleceğini hiç tahmin etmemişti. Dumbledore'un sanki sonuna kadar hep arkasında olacağını ve Voldemort'a karşı olan savaşında kendisinin en büyük destekçisi olacağını düşünüyordu. İlk defa gerçeklerin altında eziliyordu Harry. Duygularını yansıtmamayı her zaman başarabilirdi ama şu sıralar tek yaptığı şey kötü bir ruh hali içinde derslere girip çıkmaktı. Harry, Cygnus'a da gerçekleri anlatmıştı ve onun da hali Harry'den farklı değildi.
Bu durum tabii ki herkesin dikkatini çekmişti. Lily, Cygnus'un neye bu kadar üzüldüğünü sorgularken Ginny de Harry'nin neden bu halde olduğunu sorguluyordu. Ne var ki ikisi de tek kelime etmiyorlardı konuyla alakalı. Sıkıştırılacaklarını bildiklerinden dolayı da kısa bir süre içinde kendilerine çeki düzen verdiler.
Hâlâ içten içe bu durum yüzünden üzülüyor olsalar da bir noktada kendilerini toparlamak zorunda olduklarını biliyorlardı.
"Dumbledore, Büyücülük Dünyası için gözünü bile kırpmadan ölüme gidiyor, kendini feda ediyor ama biz burada bunu kaldıramadığımızdan aptalca ağıt yakıyoruz," diyerek kendini toparlamaya çalıştı Harry.
"Haklısın," dedi Cygnus, Harry'yi onaylamak için. "Artık kendimizi toparlamalıyız, yoksa bizim yüzümüzden her şey tepetaklak olur."
"Bu saatten sonra bu konuyu dert edip aptal gibi dolaşmayacağız," dedi Harry.
Bu sözler ikisi için de bir nevi bağlayıcı oldu. Çünkü ikisi de orada derin bir nefes aldı ve bu konuyu unutmuşcasına bir ifade takınıp aşağı indiler.
İndiklerinde düşünceli görünen ve düşünürken de yerinde duramayan Pansy ile karşılaştılar. İkisi de birbirine bakıp onun bu haline sırıttı ve yanına doğru ilerlediler.
"Ne oldu Pansy?" diye sordu Harry. "Nedir bu düşünceli ve yerinde duramayan halin?"
Pansy, kafasını kaldırıp Harry ve Cygnus'a baktı ve "Yok bir şey, ya!" dedi hiç inandırıcı olmayan bir şekilde. Harry de Cygnus da ona inanmadığına dair bir bakış attıklarında pes etti. "Tamam, be! Gryffindor Quidditch seçmelerini izlemek istiyorum ama yanlış anlarlar diye çekiniyorum."
"Ron için gitmek istiyorsun, yani." dedi Cygnus hiç çekinmeden. Harry ve o, ikisinin de birbirinden hoşlandığını fark etmişlerdi elbette ama onlara bir türlü itiraf ettirememişlerdi. Çünkü ikisi de bunu itiraf edemeyecek kadar çekingenlerdi.
"Ne alakası var?" dedi Pansy, inkar edererek. Yine şaşırtmamıştı Hsrry ile Cygnus'u. Ne var ki bunu söylerken yüzü kızarmıştı. "Gryffindorlar ile arkadaş olduğumuz için destek olmak istiyorum sadece."
Harry artık dayanamayarak konuşmaya başladı. Artık itiraf etmesinin vakti gelmişti çünkü. "Draco'nun Hermione'ye olan sevgisini itiraf ettirebilmek için ne kadar üzerine gittiğimizi hatırlıyorsundur. Sen de bizle birlikte yaptın çünkü. Sana da yaparız bunalırsın. O yüzden itiraf et, sen de kurtul, biz de."
Pansy, ilk başta ikisine de boş boş baktı ama daha sonra dayanamayarak itiraf etti.
"Tamam," dedi oflayarak. "Ondan hoşlanıyorum, evet."
Harry ve Cygnus hele şükür dercesine bir ifadeye büründüler. O sırada Harry, aklına gelen fikirle Pansy'ye döndü ve "Seçmeleri izlememizi sağlayabilirim." dedi. Pansy 'Nasıl?' dercesine bakınca da aklındakini söyledi. "Üçümüze de Hayalbozan Büyüsü yaparım ve hiç kimse bizi fark etmez, sen de doya doya Ron'u izlersin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...