"Yüzünü görmen lazımdı." dedi Ron kahkahalarının arasında. "Peeves onun üzerine su balonları atıp patlatınca sırılsıklam oldu ve resmen delirdi. Daha önce hiçbir öğretmene bu tarz bir şaka yaptığını görmemiştim."
"Öyle mi?" diye konuştu Harry. "Nereden aklına esmiş acaba?"
Harry, kahkahayı patlatmamak için kendini zoe tutuyordu. Peeves o gün Harry'nin söylediğini yapmış ve hemen Harry'nin yanına gelmişti. Harry de söz verdiği gibi bir sürü su balonları vermeye devam etti. Tabii ki Cygnus onun bu hallerini fark etti
"Senin bu olayla bir alakan var mı acaba?" diye sordu gözlerini kısmış bir şekilde Harry'ye bakarak.
"Ne alakam olacak canım?" dedi Cygnus'a bakarak. "Profesör Snape'in odasındaydım, biliyorsunuz."
Tabii ki bu sözlerinin üzerine Peeves yanlarına gelip Harry'den biraz daha su balonu istemeseydi inanabilirlerdi belki. Hepsi hep bir ağızdan kahkaha atmaya başlayınca Harry de en başından beri tuttuğu kahkahasını serbest bıraktı.
Onlar kahkaha atarken Harry kafasını çevirince kendilerine doğru gelen 3 kişiyi gördü. 2 tanesi kızıl saçlı iken bir tanesinin sapsarı saçları vardı. Bunların Ginny, Lily ve Luna olduğuna hiç şüphe yoktu.
Ginny hemen Harry'nin kolunun altına girdi, Harry da başına bir öpücük bıraktı. "Merhaba," dedi Ginny ve Lily aynı anda.
Luna ise derin bir soluk aldı ve bir merhaba bile demeden "Adı Anılmaması Gereken Kişi'nin döndüğüne ve senin onunla dövüşüp ondan kaçtığına inanıyorum," dedi.
Harry gülümseyip"Teşekkür ederim dedi. "Bu aralar bana inanan insanların sayısı oldukça az."
Luna küpe niyetine bir çift turuncu tırpa benzeyen bir şeyler takmıştı. Anlaşıldığı kadarıyla Parvati ve Lavender da bunu fark etmişti, Çünkü kıkır kıkır gülüp onun kulak memelerini işaret ediyorlardı.
"Gülebilirsiniz," dedi Luna, sesini yükselterek. Belli ki Parvati ve Lavender'ın kulağına taktığı şeylere değil de söylediklerine güldüklerini düşünüyordu. "Ama insanlar Vıdıvıdı Vızcız ya da Buruşuk-Boynuzlu Hırgür diye bir şey olmadığına da inanıyorlardı!"
"E, haklı çıktılar, değil mi?" dedi Hermione sabırsızca. Vıdıvıdı Vızcız ya da Buruşuk-Boynuzlu Hırgür diye bir şey gerçekten de yok."
Luna ona susturan bir bakış atıp, turpları çılgınca sallayarak öfkeyle uzaklaştı. Artık gülmekten kırılanlar sadece Parvati ve Lavender değildi.
"Bana inanan insanları kırmasan olmaz mı?" Diye sordu Harry Hermione'ye, sınıfa girerlerken.
"Tanrı aşkına, Harry, ondan iyisini bulabilirsin," dedi Hermione. "Ginny ve Lily bana onu uzun uzun anlattılar; sadece hakkında hiçbir kanıt bulunmayan şeylere inanıyormuş. Babası Dırdırcı'nın başında olan birinden başka bir şey beklemezdim zaten."
Harry, Hermione'nin tavrını hiç onaylamamıştı. Birisi hakkında ne olursa olsun bu tarz düşüncelere sahip olması onu şaşırtmıştı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki yanlarına Ernie Macmillan geldi.
"Şunu bilmeni istiyorum ki, Potter," dedi yüksek, herkesin duyacağı bir sesle, "seni destekleyen sadece kaçıklar değil. Ben şahsen Sana %100 inanıyorum. Ailem Her zaman dimdik, Dumbledore'un arkasında durmuştur, ben de arkasındayım."
"Çok teşekkürler, Ernie," dedi Harry, şaşırmış ama memnun bir halde. Ernie bu tür durumlarda kibirli olabilirdi, ama Harry ona minnet duyuyordu. Ernie'nin sözlerinin Lavender Brown'un yüzündeki gülümsemeyi sildiği kesindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...