1 Eylül sabahı geldiğinde evde bir kargaşa oldu resmen. Molly, bir yandan çocuklara acele etmesi için bağırırken bir yandan da Mundungus'u çalıntı kazanlar için fena şekilde azarlamıştı. Deli-Göz de Sturgis Podmore'a görevini yerine getirmediği için lanet okumuştu. Bir de Mrs Black'in tablosunun bitmek bilmeyen çığlıkları vardı. O kargaşada kimse umursamamıştı onu. Şu an ise Harry bütün bu kargaşanın içerisinde nasıl zamanında Peron 9/¾'e yetiştiklerini sorguluyordu.
"Eh, kendinize iyi bakın," dedi Lupin, herkesin elini sıkarak. En son Harry'nin yanına geldi ve sırtına bir şaplak indirdi. "Sen de Harry. Dikkatli ol!"
"Evet, başını önünde tut, gözlerini dört aç," dedi Moody, Harry'nin elini sıkarak. "Ve hiçbiriniz unutmayın - ne yazdığınıza dikkat edin. Kuşkunuz olan şeylerden mektupta hiç söz etmeyin daha iyi."
"Hepinizle tanıştığıma çok sevindim," dedi Tonks, Hermione, Lily ve Ginny'ye sarılarak. "Yakında görüşürüz sanıyorum."
Harry de Ginny'den sonra Tonks'a sarıldı. Tonks biraz şaşırdı Harry'nin sarılmasıyla. Harry de onun şaşkınlığını hissetmiş gibi gülümsedi ve kulağına fısıldadı. "Bu kadar belli etme Tonks, edeceksen de direkt itiraf et gitsin."
Ayrıldıklarında Tonks'un utanmış olduğunu gördü Harry. Hem yanakları kızarmıştı, hem de saçları açık pembeye dönmüştü. Herkes Harry'nin Tonks'un kulağına bir şey fısıldadığını fark etmişti ama Tonks'u bu kadar utandıracak ne olduğunu anlamamışlardı.
Bir uyarı düdüğü çaldı; peronda kalmış öğrenciler de aceleyle trene doluşmaya başladılar.
"Çabuk, çabuk," dedi Molly telaş içinde, herkese sarılıp farkına varmadan Harry'yi ikinci kez kucaklayarak. "Mektup yazın... uslu durun... unuttuğunuz bir şey varsa göndeririz... hadi trene, acele edin..."
Molly'nin uyarılarından sonra hepsi trene bindi. Bindikten sonra Fred ve George, Lee ile konuşacakları şeylerin olduğunu söylerek yanlarından ayrıldı. Onların bu sene son senesiydi.
"Haydi gidip bir kompartıman bulalım." dedi Ginny'nin elini tutarak.
"Bizim Ron ile sınıf başkanı vagonuna gitmemiz gerekiyor." dedi Hermione. "Bize talimatları falan verecek Öğrenciler Başkanı. Sonrasında geliriz."
Harry, Ginny, Lily ve Cygnus kompartıman bulmaya giderken, Ron ile Hermione de sınıf başkanı vagonuna doğru ilerledi.
Koridorda güç bela ilerleyip, geçtikleri kompartımanların camlı kapılarından içeri göz attılar, ama hepsi çoktan dolmuştu. Harry birçok kişinin ona büyük ilgiyle baktığını, hatta birkaçının yanındakileri dirseğiyle dürtüp onu gösterdiğini ister istemez fark etti. Üst üste beş vagonda bu muamele ile karşılaştıktan sonra, Gelecek Postası'nın yaz boyunca okurlarına onun palavracı bir gösteriş budalası olduğunu anlatıp durduğunu hatırladı. Gözlerini ona dikip bakan ve fısıldaşan bu insanların o hikayelere inanıp inanmadıpını merak etti.
En son vagonda, aynı Harry ve Cygnus gibi beşinci yılına başlayan ama onların aksine Gryffindor olan Neville Longbottom'la karşılaştılar. Bir eliyle sandığını sürüyüp, öbür eliyle debelenen kurbağası Trevor'ı zaptetmeye çalışmaktan yüzü kan ter içinde kalmıştı.
"Merhaba," dedi dördüne de soluk soluğa. "Her yer dolmuş... oturacak yer bulamıyorum..."
"Ne diyorsun sen?" dedi Ginny, Neville'in yanından zar zor geçip arkasındaki kompartımana göz atarak. "Burada yer var, Sadece Laklak Lovegood -"
Neville kimseyi rahatsız etmek istemediği gibilerinden bir şey mırıldandı.
"Aptallık etme," dedi Ginny gülerek, "Ondan zarar gelmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...