Kreacher'ın gidişinin ardından bekleyiş başlamıştı. Sirius odasına çekilmiş ve yemek yemek için bile çıkmıyordu. Kardeşinin başına gelenlerden dolayı kendini suçluyordu. Marlene'in uyarısı ile Sirius'u yalnız bırakan Harry, daha fazla dayanamayıp soluğu Sirius'un kapısında aldı. Kapıyı tıklattı ama içeriden ne bir ses geldi, ne de kapı açıldı.
"Eğer bu kapıyı hemen açmazsan patlatırım, Sirius." dedi Harry, bütün ciddiyetiyle. "Biliyorsun ki yaparım."
Harry bunu söyledikten sonra küçük bir 'klik' sesi duyuldu ve kapı açıldı. Harry içeri girdiğinde Sirius kapıyı tekrar kapatıp yatağına oturdu.
"Daha ne kadar böyle olacak, Sirius?" diye sordu Harry. "Bu tavrın hiç sağlıklı değil. Önceden yaşananlar için kendini suçlamayı bırakmalısın."
"Öyle kolay değil işte," dedi Sirius. "Onun benden uzaklaşmasına izin vermemeliydim. Evden ayrılıp James'in evine gittiğimde aramız bozuldu. Benden uzaklaşmaya çalıştı. Annemler gibi davrandığı için ben de ondan uzaklaştım. Yapmalıydım. Onu yalnız bırakmamalıydım."
"Bak, Sirius," diyerek söze girdi Harry, "annemle babamın ölümü için suçlu olabilir miyim sence?"
"Tabii ki hayır!" dedi Sirius. "Daha 15 aylık bir bebektin. Ne yapabilirdin ki? Senin asla bir suçun yok."
Harry, 'annemle babam aslında ölü değil, en yakın arkadaşın yaşıyor.' diyemeyeceği için gülümsedi ve söze girdi.
"Kesinlikle!" dedi. "Aynı şey senin için de geçerli. Uzaklaşmaya başlayan Regulus'tu. Bu yüzden kendini suçlamamalısın. Regulus bir karar vermiş ve bunu da kimseden yardım istemeden yapmış. Onun yaptığıyla gurur duymaktan başka yapacağın bir şey yok. Sonuçta bir kahraman gibi ölmüş."
Sirius, dolan gözlerini silerken "Haklısın, sanırım." dedi. "Uzun zaman sonra kardeşim ile ilgili böyle bir şey öğrenmek beni derinden etkiledi. Onu sevmekten hiç vazgeçmemiştim ama hissettirememişim sanırım."
"Haydi, haydi," drdi Harry. "Aşağı inelim. Herkes seni fazlasıyla özledi."
Harry ve Sirius aşağı, mutfağa inerlerken dış kapının açılma sesi ile dikkat kesildiler. Her biri asasını çekti kapıdan gelen kişiye doğrulttu. Bir kaç kişi gelenin Remus olduğunu görünce asasını indirdi ama Harry o tanıdık aurayı hissedene kadar indirmedi.
Asasını indirdikten sonra, "Hoş geldin, Remus," diyerek adama sarıldı.
"Hoş bulduk da ben olduğumu kanıtlamadan indirmeseydiniz keşke asalarınızı."
"Çok özlü iksir sadece tipini kopyalayabilir, Remus," dedi Harry, gülümseyerek, "auranı değil."
Remus gülümsedi ve başını salladı.
"Bir haber var mı?" dedi Harry. "Burunsuz ne yapıyor bir bilgi var mı?"
"Sadece Kovuk'a saldırı olmadı." dedi Remus ve herkes nefesini tutunca da "Merak etmeyin ölü falan yok." diye de ekledi.
"Yoldaşlık ile ilişkisi olan herkesin evine zorla girmişler. Ölüm olmadı ama sert davrandılar. Dedalus Diggle'ın evini yaktılar, ama sizin de bildiğiniz gibi orada değildi zaten, Dora'nın ailesine Cruciatus Laneti'ni yaptılar. Yine, senin onlara uğradıktan sonra nereye gittiğini öğrenmek için. Bir şeyleri yok - epey sarsılmışlar, tabii, ama iyiler."
"Bakanlık'ın gücünü arkaya aldıkları için de tespit edilme ya da tutuklanms korkusu olmaksızın en acımasızca büyüleri yapma gücüne sahipler, değil mi?" dedi Sirius. "Bu şekilde de onlara karşı yapmış olduğumuz her savunma büyüsünü açmayı başarmışlardır ve içeriye girdiklerinde niye orada olduklarını saklamayı hiç düşünmemişlerdir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...