Harry, Dumbledore'un odasından çıktıktan sonra direkt Slytherin Ortak Salonu'na gitti ve kendisini bekleyen Cygnus'u da alıp odaya girdi. Hemen ne olur ne olmaz diye etrafa bir sessizlik büyüsü çekti.
"Eee," dedi Cygnus. "Neymiş bu Hortkuluklar?"
"Büyücünün veya cadının ruhunu parçalara bölüp nesnelere saklamasıymış." diye açıkladı Harry. "Bu sayede ölümsüz olmuş, bu sayede Cadılar Bayramı gecesi sadece bedeni kaybolmuş ama kendisi ölmemiş."
"Nasıl oluyor o nesneye saklama meselesi?" diye sordu Cygnus. Harry'nin anlattıkları çok garip gelmişti.
"Şöyle ki, cinayet işlediğinde ruhun bölünür." diyerek açıklamaya başladı Harry. "Ve bölünen ruhu bir büyü yardımı ile nesneye veya canlıya saklayabilirsin. Hangi büyü olduğunu bilmiyorum. Bunu başardığında bedenin yok olsa da, ya da Kedavra Laneti ile vurulsan bile ruhunun bir parçası dünyada olduğu için ölmüyorsun."
"Basit gibi görünüyor ama kesin bunun da bir aması vardır." dedi Cygnus.
"Evet, var," diyerek onu onayladı Harry. "Ama sihirsel gücün yetmez ise bunu yaparken ölebilirsin. Ve bunu yaparken vücudun deformasyona uğrar. Voldemort'un halini gördün."
"Peki onları yok edince, Voldemort ölebilir mi?"
Harry, Cygnus'un sorusuna kafasını salladı.
"İyi de bu nesneler her şey olabilir, değil mi?" diye devam etti Cygnus. "Herhangi bir şey olabilir. Hem kaç tane olduğunu da bilmiyoruz."
"Aslında biliyoruz." dedi Harry.
Cygnus'un gözleri parladı anında. "Kaç tane yapmış?"
"Ne olduğunu bildiğimiz 5 Hortkuluk var." dedi Harry. "Bir tanesinin ne olduğunu bilmiyoruz."
"6 tane mi?" dedi şokla Cygnus. "Onları bulup nasıl yok edeceğiz?"
"Aslında 2 tanesi yok oldu bile." Cygnus, Harry'ye sorgularcasına bakınca Harry devam etti. "İlk geldiğin sene sana Sırlar Odası'ndan ve Ginny'yi kontrol eden bir günceden bahsetmiştim ya. Heh, o günce bir Hortkuluk'muş. Aynı şekilde Dumbledore'un lanetlenmesini sağlayan Gaunt yüzüğü de öyle. O ikisi yok oldu ve geriye yok edilmesi gereken 4 tane kaldı."
"Diğerleri ne peki?"
"Birisi Salazar Slytherin'in Madalyonu, birisi Hufflepuff'ın kupası, birisi de Nagini."
"Nagini mi?" dedi Cygnus. "Yılanından mı bahsediyorsun?"
"Evet," dedi Harry. "Bir de Rowena Ravenclaw'a ait olduğunu düşündüğümüz bir nesne. Onun ne olduğunu bilmiyoruz."
"Dumbledore okuldan ayrıldığı zamanlar Hortkuluk mu arıyormuş?" diye sordu Cygnus.
"Evet," dedi Harry. "Hatta bir tane daha bulmaya yakınmış. Eğer bulursa beni de yanında götürecek."
İkili bir süre daha Hortkuluklar hakkında konuşmaya devam etti. Harry önünde sürecin hiç kolay geçmeyeceğinin farkındaydı. Ne var ki bu savaşı kazanmak için her şeyi yapacaktı. Eğer ölmesi gerekiyorsa da ölecekti.
***
Hafta sonu geldiğinde Harry gününün tamamını Ginny ayırmak istedi. Onun S.B.D.'lerinden ve Harry'nin Dumbledore ile olan derslerinden dolayı pek vakit geçirememişlerdi. Gerçi Harry, Ginny'yi bir kaç kez çalıştırmaya çalışmıştı ama işin sonunda sürekli dudakları birleştiğinden ve Ginny'nin doru dürüst çalışamadığından mütevellit bunu kesmek zorunda kalmışlardı. Ginny de S.B.D.'lerine Lily ile çalışıyordu.
Odasından aşağı inip Ortak Salon'u terk edeceği sırada Pansy'nin şömine karşısında oturduğunu gördü Harry. Düşünceli göründüğünü fark edince biraz zamanının olduğunu görüp yanına oturdu. Pansy ise o kadar fazla düşüncelerine dalmıştı ki yanına bir bedenin oturduğunu fark etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...