"Profesör Dumbledore beni almaya buraya gelecekmiş." dedi Harry.
"Neden olduğunu söyledi mi?" diye sordu Marlene.
Harry ise sadece omuz silkerek bilmediğini gösterdi.
"Sadece bir yere götüreceğini söyledi." diye açıkladı. "Bir konuda yardımın gerekiyormuş sanırım. Ne olduğunu ben de merak ediyorum."
"Sanırım seni de sonrasında Weasleyler'e bırakacak."
Sirius'un konuşması ile "Ne alaka?" dercesine baktı ona Harry.
"Bize seninle bir işi olduğunu anlatan bir mektup gönderdi." dedi Sirius. "Mektupta çocukları Weasleyler'e bırakmamı söyledi. Şu sıralar en güvenli ev orası."
Harry kafasını salladı sadece. Geçen sene olanları düşünmüştü bütün yaz boyunca. Bakanlık'ta olanlardan sonra kendini direkt Dumbledore'un odasında bulmuş ve kehaneti dinlemişti. Eninde sonunda Voldemort'un veya kendisinin ölmek zorunda olduğunu tahmin ediyordu ama Voldemort'un kendi düşmanını kendi yarattığından haberi yoktu. Bir de kehanette bahsedilen kişinin yalnızca kendisinin olmadığını ve Neville'in de olabileceğini öğrenince çok şaşırmıştı. Yine de onun şu an yaşadığı durumu kendi durumundan daha kötü olduğunu düşünüyordu.
Dışarıda kapının çalması ile düşüncelerinden uzaklaştı Harry. Dumbledore'un geldiğini tahmin ediyordu ama Voldemort'un döndüğü kesinleştiğinden beri kimlik kontrolü zorunlu hale gelmişti.
Kapıyı açmadan önce "Kimsin?" diye sordu.
Dışarıdan Dumbledore'un sesi geldi: "Benim, Harry, Profesör Dumbledore."
"Kanıtla!"
"Bakanlık'ta olanlardan sonra kehaneti bizzat ben dinlettim."
Harry bu cevapla kapıyı açtı. Şimdilik Cygnus dışında kimse kehanetin içeriğini bilmiyordu. Cygnus'a Dumbledore'un izniyle söylemişti.
"Hoş geldiniz, Profesör!" dedi Harry. Diğerleri de yanına gelmişti şimdi.
"Hoş buldum, Harry," diye cevapladı onu Dumbledore. "Hazırsan çıkalım."
"Hemen mi?"
Harry'nin sorusuyla gülümsedi Dumbledore ve "Evet," dedi. "Kaybedecek vaktimiz yok."
Harry sadece kafasını salladı ve yanına ilerledi. O anda sol elindeki siyahlık dikkatini çekti.
"Elinize ne oldu, profesör?"
"Başka zamanın hikayesi, Harry," dedi Dumbledore. Eli ne kadar kötü gözükse de sesi neşeli çıkıyordu. "Şimdilik başka bir işimiz var. U
Dumbledore da onlara bakan 4'lüye dönerek "İşimiz bittiğinde direkt Weasleyler'e getiririm." dedi. "Şimdilik hoşçakalın!"
Hepsi ile vedalaştıktan sonra Harry, Dumbledore'un direktifi ile asasını çıkardı ve onun koluna tutundu. Son bir kez daha kapının önünde ona bakan dörtlüye baktı ve cisimlendiler.
Ayakları yere bastığında Harry midesinin hafif bulanması ile "Bunu kendin yapınca daha güzel oluyor." dedi.
Dumbledore gülümsedi, seyahat pelerinini boynuna daha sıkıca oturttu ve "Buradan," dedi.
Hızlı adımlarla yürümeye başladı, boş bir hanım ve birkaç evin önünden geçti nokta yakında bir kilisenin saatine göre, vakit gece yarısını bulmak üzereydi.
Bir telefon kulübesini ve otobüs durağını geçerek, bir köşeyi döndüler. Harry Dumbledore'a baktı.
"Neredeyiz, efendim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanficSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...