Harry için bu yaz, beklediğinin aksine eskiye nazaran biraz daha iyi geçiyordu. Eniştesi ve teyzesi ona eziyet etmek yerine o yokmuş gibi davranıyorlardı. Bunun en büyük sebebi de Harry'nin yapabileceklerinden korkmalarıydı.
Bu durum Harry'nin hoşuna gidiyordu. Belki korkulan kişi olmak istemiyordu ama onların bu tavrı Harry'nin daha rahat olmasına sebebiyet veriyordu.
Okul dışında büyü yapma yasağını bilseler durum belki de çok farklı olurdu. Harry, bu küçük detayı söylemediği için çok memnundu. Bu sayede Dudley de ondan korkuyor, yanına asla yaklaşmıyordu.
Bütün bunların dışında yine de mutlu sayılmazdı Harry. Bütün yazı arkadaşlarından tek bir mektup bile almadan geçirmişti. Gönderdiği mektupların hiçbirisini cevaplamamışlardı.
Harry, aşağı inip ne yaptıklarına baktı. Bugün onun doğum günüydü ama hiçbiri hatırlıyormuş gibi gözükmüyordu. Hoş, hatırlasalar bile kutlamalarını beklemiyordu ama yine de eksikliğini hissediyordu.
Harry aşağı indiğinde onu gördüklerine dair bir belirti göstermemişlerdi. Hepsi hazırlık içerisinde eve gelecek misafirleri bekliyorlardı.
Eniştesi 1 haftadır bu günü bekliyordu. Şansı yaver giderse çok iyi bir anlaşma imzalayabilileceğini söyleyip durmuştu. Bu yüzden de Harry'yi her defasında odasına çekilip evde yokmuş gibi davranması konusunda tembihlerdi.
Harry zil sesini duyunca hemen yukarı, odasına doğru ilerledi. Odasının kapısına geldiğinde aşağıdan Dudley'in "Paltolarınızı alabilir miyim Mr ve Mrs Mason?" dediğini duyup göz devirdi.
Odasına girdiği anda yatağında sıçrayan bir ev cinini farketmesi ile şoka girdi. Ev cini Harry'yi gördüğü zaman yerlere kadar eğilip reverans yaptı.
"Harry Potter, Dobby sizinle tanışmaktan büyük zevk duyuyor efendim."
Harry, üzerindeki şaşkınlığını belli bir süre atamadı. Kendini toparladığı anda konuşmaya başladı.
"Kusura bakma Dobby. Şu anda odamda bir ev cini bulundurmak için hiç uygun bir zaman değil."
"Dobby anlıyor ama buraya bir şey söylemeye geldi efendim. Dobby nereden başlayacağını bilmiyor."
"Neden oturmuyorsun Dobby?" diye sordu Harry. Bunu sorar sormaz Dobby'nin ağlamaya başlaması ile yanlış bir şey söylediğini düşündü.
"Dobby, özür dilerim. Lütfen sessiz ol! Seni incitmek istememiştim."
"Dobby'yi incitmek mi? Dobby sizin yüceliğinizi duymuştu ama hiçbir büyücü Dobby'ye sanki eşitiymiş gibi oturmasını söylememişti."
Harry, "İyi büyücülerle tanışmamışsın demek ki." deyince Dobby hayır anlamında kafasını salladı.
Sonra aniden yerinden fırladı ve "Kötü Dobby, Kötü Dobby," diyerek kafasını pencereye vurmaya başladı. Harry de onu engelleyerek tekrar oturttu.
"Dobby kendini cezalandırmalıydı efendim. Dobby az kalsın hizmet ettiği aileye kötü şeyler söyleyecekti."
"Bana bir şey söylemek için geldiğini söylemiştin Dobby. Ne söyleyeceksin?" diye sordu Harry.
Dobby de "Harry Potter, bu yıl okula gitmemeli." deyince Harry şaşırdı. Okula gitmemesi düşünülemezdi. Orası evde hissettiği tek yerdi.
"Olmaz Dobby! Hogwarts benim evim. Hem neden gitmemeliyim?"
"Hogwarts'ta çok kötü şeyler olacak. Dobby bunları söylememeliydi. Eve gidince kendisini cezalandıracak ama Dobby, Harry Potter'ı korumalı."
"Gitmek zorundayım Dobby. Orada benim arkadaşlarım var." Bunu söylemek Harry'ye acı veriyordu. Çünkü; tüm yaz hiçbirinden haber almamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...