Üç Süpürge'deki tartışmadan sonra Harry, yaşanan olay hakkında tek kelime etmedi. Ne arkadaşlarıyla konuştu bu konuyu, ne de profesörleriyle. Bir tek Cygnus ile Slytherin Ortak Salonu'nda oturup birbirlerine destek oldular. Harry o gün söylediklerinin hâlâ arkasındaydı. Sirius'un masum olabildiğine yürekten inanıyordu.
O günden sonra çok olay oldu. Harry'ye yeni yarış süpürgesi Ateşoku gönderildi ki Harry bunu Sirius'un gönderdiğinden emindi. Harry, Freya'nın Quidditch'te ne kadar yetenekli olduğunu gördü. Slytherin, Ravenclaw'a karşı rahat bir galibiyet alırken Gryffindor da her iki binaya karşı aynı şekilde rahat bir galibiyet aldı. Final maçında Harry ile Freya birbirlerine Snitch'i kaptırmamak için uğraşsa da sonunda Harry Snitch'i kapıp 180-120'lik skorla kupayı Slytherin'e getirdi. Tabii ki Sirius'un Gryffindor ortak salona girdiğini söylemeyi unutmamalıyız. Hâlâ Sirius'u Harry'nin peşinde sananlar Sirius'un neden Gryffindor'a saldırdığını anlam veremiyordu. Bunun sonucunda şifrelerini kağıda yazıp ortada bırakan Neville büyük bir ceza aldı. Hermione ve Ron Scabbers'ın ölümü ile büyük bir kavga ettiler. Bir de Harry Çapulcu Haritası'nı Remus'a kaptırdı. Günler böyle devam ederken Okulun son zamanları gelmişti.
Bütün bunların yanında Harry hâlâ Patronus konusunda sorun yaşıyor ve senenin başından beri hazırlamakta olduğu iksiri bitirebilmiş olsa bile içemiyordu.
O gün yine çalışmak için Remus'un yanına gidecekken Profesör Snape yanına gelip "Harry, nereye gidiyorsun?" diye sordu.
"Remus'un yanına profesör." diye sükunetle cevapladı Harry. "Hâlâ tam anlamıyla cismani bir patronus yapamıyorum."
"Benim de gelmemi ister misin?" diye sordu Snape. "Belki yardımcı olabilirim."
"Aslında çok iyi olur profesör."
Harry ve Snape, Remus'un odasına geldiklerinde ikiliyi beraber gören Remus ne kadar aralarının iyi olduğunu bilse de yine de Çatalak'ın oğlu ile en büyük düşmanının iyi vakit geçirmesine alışamıyordu.
"Hoş geldin Harry." dedi Remus. "Sen de hoş geldin Snape. Senin de geleceğini bilmiyordum."
Snape, Remus'a cevap vermezken Harry en sıcak gülümsemesini bahşetti. Her ne kadar Remus ile Patromus çalışıyor olsalar da burada bulundukları zamanın çoğunu anne ve babası hakkında konuşarak geçiriyorlardı.
"Yardıma ihtiyacım olduğu açık Remus. Profesör Snape de bu yüzden burada."
Remus anladığını belirterek "Şimdi en son neler olduğunu bir hatırlayalım. Söyle bakalım Harry ne yaptık en son?" dedi.
"En son yaptığımız şey diğer günlerden farklı değildi. Ne kadar mutlu anı seçersem seçeyim ışık huzmesinden öteye gidemedik. Benim gibi Dursleylerde yaşamış biri için mutlu anı bulmak kolay değil." diye hüzünle yanıtladı Harry.
İkilinin konuşmalarını dinleyen Snape araya girerek "Patronuslar sadece mutlu anılar sayesinde cisim kazanmazlar Harry. Mutlu bir hayal de cisim kazanmalarına sebebiyet verebilir." diye fikir önerdi.
"Ne demek istiyorsunuz profesör?" diye sordu Harry.
"Şunu diyorum, anılarında gezinmek yerine sen zihninde çok mutlu olacağını düşündüğün bir anı oluştur. Sonra da o anıdaki mutluluğu zihninin her hücresinde hissedip gerekli sözleri söyle."
"Aslında doğru. Bir de öyle dene bakalım." dedi Remus, Snape'e hak vererek.
Harry de söylenenleri tartıp aklına ilk gelen mutlu anıyı oluşturdu: "Sirius'un masumiyetini kanıtladıktan sonra onlarla yaşamaya başlayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...