Anlatıcı Harry

221 27 2
                                    

"Yani, genel olarak, Ron'un en iyi doğum günlerinden biri denemez, değil mi?" dedi Fred.

Akşam olmuştu; hastane kanadı sakindi,  pencerelerin perdeleri çekilmişti, lambalar ise yanıyordu. Tek dolu yatak, Ron'unkiydi. Pansy direkt yatağın yanına oturmuş Ron'un elini tutarken Ginny de Harry'ye sokulmuştu. Hermione ise Fred ve George'un yanındaydı. Cygnus, Draco ve Lily altı kişi kuralından kaynaklı daha sonra geleceklerini söylediler.

George, büyük armağan paketini Ron'un komodinine bırakıp ikizininin yanına geçerek, "Armağınımızı bu şekilde vermeyi hayal etmemiştik," dedi, asık suratla.

"Evet, gözümüzün önüne getirdiğimiz sahnede, bilinci yerindeydi," dedi Fred.

"Biz orada Hogsmeade'de, ona sürpriz yapmak için beklerken -" dedi George.

"Hogsmeade'de miydiniz?" diye sordu Ginny, başını Harry'nin göğsünden kaldırarak.

Fred kasvetle, "Zonko'nun yerini almayı düşünüyorduk," dedi. "Hani bir Hogsmeade şubesi olsun diye, Ama eğer artık sizlere hafta sonlarında izin verilmeyecekse de bizim mallarımızı alamayacaksınız ne faydası var ki... neyse, şimdi bunu boş verin."

Bir iskemle çekip Harry ile Ginny'nin yanına oturdu ve Ron'un solgun yüzüne baktı.

"Tam olarak nasıl oldu, Harry?"

Harry şimdiye kadar Dumbledore'a, McGonagall'a, Madam Pomfrey'ye, Pansy'ye, Hermione'ye ve Ginny'ye yüz kere anlattığı hissine kapıldığı hikâyeyi bir kez daha anlattı.

"...ve sonra ben de beziri boğazına soktum, nefes alması biraz rahatladı, Slughorn yardım getirmeye koştu. McGonagall ve Madam Pomfrey geldiler ve Ron'u buraya getirdiler. Burada yaklaşık iki hafta kadar kalması gerekiyor ve Sedefotu Özü almayı sürdürmesi..."

"Vay canına, beziri düşünmen şansmış," dedi George alçak sesle.

"Odada bir tane olması da büyük şanstı," dedi Harry; küçük taşı bulamasa neler olabileceğini düşündükçe içi ürperiyordu.

Pansy neredeyse duyulamayacak kadar hafif bir sesle burnunu çekti. Gün boyunca olağanüstü suskun kalmıştı. Hastane kanadının dışında, bembeyaz bir yüzle Harry'nin üstüne atılıp neler olduğunu öğrenmek istemiş; sonra da Harry ve Ginny'nin, Ron'un nasıl zehirlenme konusundaki saplantılı tartışmalarını hemen hemen hiç katılmamıştı. Ron'u görmelerine izin verilene kadar, Sadece çenesini kitlemiş, korkmuş bir halde yanlarında durmuştu.

"Annem ile babam biliyor mu?" diye Fred sordu Ginny'ye.

"Onu gördüler bile, bir saat önce geldiler - şu anda Dumbledore'un odasındalar ama, geri dönecekler..."

Ron'un uykusunda biraz mırıldanmasını izlerken, bir sessizlik oldu.

"Demek zehir içkideymiş?" dedi Fred, usulca.

Harry hemen, "Evet," dedi; aslında konu kapansın istiyordu. Draco ile konuşmayı düşünüyordu bu konuyu ama o Dumbledore ne diyorsa onu yapıyordu. Bu sebepten ötürü de bir şey demiyordu. "Slughorn boşalttı -"

"Sen görmeden Ron'un bardağına bir şey atmış olabilir mi?"

"Hayır," dedi Harry, "Slughorn ile alakalı bir durum değil."

"Nasıl bu kadar eminsin?" diye sordu Hermione.

"Çünkü normalde o içkiyi Dumbledore'a vermeyi düşünüyordu." dedi Harry, bazı gerçekleri saklayarak. "Katie'nin lanetlendiği gün de elindeki paketlenmiş lanetli kolyeyi Dumbledpre'a götürüyordu. Anlayacağın birisi Dumbledore'u öldürmeye çalışıyor. Eğer Slughorn olsaydı asla o şişeyi açmazdı. Direkt Dumbledore'a verirdi."

Zümrüt PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin