Harry, Noel için Kovuk'a gelmişti. En çok korunan evlerden biri olduğu için şu anda herkes buradaydı. Marlene, Sirius, Remus, herkes... Harry de fırsattan istifade bir önceki savaş dönemi hakkında bilgiler ediniyordu Sirius, Remus ve Marlene'den.
"Geçen sefer daha mı güçlüydü yani?" diye sordu Harry, Remus'a.
"Aynen öyle," dedi Remus. "Daha önce Molly'ye söylerken sen de oradaydın. Yoldaşlıktaki kişilerin her birine 20'şer Ölüm Yiyen düşüyordu.
"Doğru," diyerek onayladı Sirius. "Sürekli görevlere giderdik ve uzun süre dönmediğimiz olurdu. Bazılarımız esir düşer, bazılarımız bir anda kaybolur asla bulunmazdı.
"Bir keresinde 15 gün boyunca göreve gittiğimi hatırlıyorum. Ne babanı, ne anneni, ne Remus'u ne de Marlene'i göremiyordum. Benim için gerçekten zor olmuştu."
"Geçen sefer de fantastik yaratıkları kullanıyor muydu?" diye başka bir soru yöneltti Harry. "Döndüğünde kurtadamlardan Ruh Emiciler'e kadar, bir çok fantastik yaratıktan bahsetmişti."
"Aa, evet," dedi Remus. "Özellikle kurtadamları, onlara özgürlük vaat ederek çok kullanmıştı."
"O Greyback denilen kurtadam," diyerek söze girdi Harry, "o çok bağımsız duruyor." Ondan bahsederken iğrendiğini açık açık belli ediyordu. "Çocukları dönüştürmeyi sevdiğini duydum. Bu yüzden mi ona katıldı?"
"Evet," dedi Remus, Harry'nin ondan ilk defa duyduğu öfke barındıran sesiyle. "Beni dönüştüren Greyback'ti."
"Ne?" dedi Harry, hayretler içinde. Öfkelenmişti birden. "Yani - yani sen çocukken mi demek istiyorsun."
"Evet. Babam onu kızdırmış. Uzun süre Bana saldıran kurt adamın kimliğini bilmediğim nokta hatta, kendini kontrol edemediğini düşünerek ona acıdım bile, Çünkü artık değişimin insanda nasıl ister uyandırdığını öğrenmiştim. Ama Greyback öyle biri değil. Dolunayda kurbanlarının yakınında bekler, saldıracak kadar yakın olmayı garantiye alır nokta hepsini planlar. İşte Voldemort'un kurtadamları idare etmekte kullandığı kişi bu. Greyback'in kurt adamların kanı hak ettiği, normal insanlardan intikamımızı almamız gerektiği yolundaki ısrarına karşı benim o mantıklı tartışma şeklimin pek bir ilerleme kaydettiğini iddia edemeyeceğim."
"Şerefsiz," dedi Harry, sinirle, sonra da kimsenin duymayacağı bir tonda ekledi: "Ölüm listesine bir kişi daha eklendi. Bakalım baş kurtadamı kaybetmek nasıl hissettirecek Voldemort?"
Birden Molly'nin "Arthur!" diye bağırdığını duydu herkes. Herkes ona dönmüştü. İskemesinden kalkmıştı; elini kalbine bastırmış, mutfak penceresinden dışarı bakıyordu. "Arthur - Percy geldi!"
"Ne?"
Arthur dönüp baktı. Herkes hemen bakışlarını pencereye çevirdi. Ginny daha iyi görmek için ayağa kalktı. Gerçekten de, Percy Weasley oradaydı, bağ çerçeveli gözlüğü güneşte parlayarak, karla kaplı avluda uzun adımlarla yürüyordu. Ne var ki, yalnız değildi.
"Arthur, yanında - yanında Bakan var!"
Ve hakikaten de, Harry'nin Gelecek Postası'nda gördüğü adam, hafifçe topallayarak, kırlaşmış yele gibi saçlara ve siyah cübbesi karla beneklenmiş halde, Percy'nin arkasından geliyordu. Daha hiçbir şey söylememiş, Arthur ve Molly birbirlerine şaşkınlık dolu bakışlara atmaktan başka bir şey yapmamıştı ki, arka kapı açıldı ve Percy girişte belirdi.
Bir an ortada rahatsız edici bir sessizlik hâkim oldu. Sonra Percy, hayli soğuk bir edayla, "iyi Noeller, Anne," dedi.
"Ah, Percy!" dedi Molly ve kendini onun kollarına attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...