Final • Grindelwald

517 32 3
                                    

Harry'nin Voldemort'u öldürmesi üzerine oluşan sevinç dalgası bitmek bilmeyince Harry araya gitmiş ve herkesi susturmuştu. James ve Lily ile ilgili gerçekleri bekleyen sevdiklerine her şeyi anlatacağını söyleyip Dumbledore'un Odası'na doğru gitmiş ve Dumbledore'un tablosu ile konuşmuştu. Orada verdiği karar sonucunda Mürver Asa'yı Dumbledore'un mezarına geri koymaya karar vermişti. Öte yandan Yasak Orman'dan kullandığı Diriltme Taşı'nı orada bırakmış ve kimsenin bulamayacağını garanti altına almıştı.

(Bu arada madem James ile Lily yaşıyor, Orman'a gidip Diriltme Taşı'nı kullandığında kiminle konuştuğunu merak ediyorsunuzdur. Oraları kısa kısa anlatırken yazmayı unutmuşum ama aralarındaki yakınlıktan kaynaklı Severus'u gördüğünü söylemeliyim. Bu da küçük bir dipnot olsun.)

Ondan sonra da ailesini ve yakınlarını alıp James ve Lily için ayarladıkları güvenli eve gitmişti. Şimdi ise annesiyle ve babasıyla beraber kendisinden cevap bekleyen yüzlere bakıyordu.

"Sizi dinliyoruz?" dedi Marlene. "James ve Lily bunca zamandır yaşıyorsalar neredelerdi? Neden hiç kimse bir şey bilmiyor?"

"Bana hâlâ rüya gibi geliyor." dedi Sirius. Kardeşinin yaşaması şokunu hâlâ atlatabilmiş değildi. Gerçi kimse atlatabilmiş değildi ya.

"Anlatacağız bir sakin olun," dedi Harry gülerek.

"Bir an önce başlasan iyi olur, Harry." dedi Remus bu sefer de. O da fazlasıyla mutluydu.

"Benim umrumda değil," dedi babasıyla annesinin ortasında ve ikisine de sarılı vaziyette duran Hazel Lily. "İkisi de yaşıyor. Ne önemi var nasıl olduğunun."

"Orası öyle ama insan merak ediyor," dedi Sirius. "Ve bu köpek fazlasıyla merakta."

"Hiç değişmemişsin Pati." dedi James gülerek. "Aynı sabırsızlık, aynı enerji."

"Kendini benim yerime koy Çatalak," dedi Sirius, James'in gülümsemesine karşılıl verirken. "Öldü düşündüğün en yakın arkadaşın bir anda ortaya çıkınca doğal olarak cevaplar arıyorsun."

"Artık susacak mısınız?" dedi Cygnus. "Siz her şeyi anlattıktan sonra Harry'ye bir süre trip atmayı planlıyorum. Bana bile söylemedi çünkü. Bana - bana, Cygnus'una."

"Abartma istersen Cygnus," dedi Harry, göz devirerek. "Dumbledore ne dediyse onu yaptım. Sana bile söylemememi istedi, ne yapabilirim?"

"Şey," diyerek utangaç bir şekilde söze dahil oldu Hermione, "önce her şeyi öğrensek daha doğru olmaz mı? Bu muhabbetler sonra da yapılabilir."

"En azından mantıklı biri daha var burada," dedi Lily bıkkınca. "Bunlar böyledir Hermione. Harry ve Cygnus'un James ile Sirius'a benzemesini engelleyemedik maalesef."

James, Lily'nin söylediklerinden sonra elini kalbine götürerek "Niye öyle diyorsunuz, hanımefendi? Alındım, gücendim." dedi.

"Tamam, tamam," dedi Harry. "Ben anlatmaya başlayayım yoksa bu işin içinden çıkamayacağız."

"Sonunda ya," dedi Marlene, nefesini vererek. "Bir an hiç bitmeyecek sandım. Seni dinliyoruz."

Herkes dikkatini Harry'ye verdi. Harry de kendisine çevrilen yüzlere şöylesine bir bakış attı. Annesiyle ve babasına bakıp onayı aldıktan sonra söze girdi.

"Ben de Dumbledore öldükten sonra öğrendim," dedi. "Hatırlarsınız, Hastane Kanadı'nda iken bir yere gitmiştim. Hatta o gün Hogwarts sınırları içerisinde cisimlenebildiğimi öğrenmiştiniz. İşte tam o gün öğrendim. Dumbledore'un verdiği adrese gittiğimde ben de sizin gibi ufak çaplı bir şok geçirdim zaten. Her gün ölü bildiğin ebeveynlerini canlı bir şekilde karşında görmüyorsun sonuçta.

Zümrüt PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin