"İşte böyle," dedi Harry, Cygnus'a. "Anı değiştirilmiş. Benim de bu anıyı vermesi için Slughorn'u ikna etmem gerek."
"Seni çok seviyor," dedi Cygnus. "Ne var ki buna rağmen kolay olmayacak gibi geliyor bana."
"Al benden de o kadar! Nedense kolay kolay vermeyecek gibi. Zamanında Dumbledore alamamış."
"Ama senin alabileceğini düşünüyor değil mi?"
"Aynen," dedi Harry. "Onun savunmasını aşabilecek tek kişi olduğumu söyledi. Benden başkasının ikna edebileceğini düşünmüyor."
"Bir yerde haklı," diye yüreklendirmeye çalıştı onu Cygnus. "Onun en değerli öğrencisinin oğlusun. Aynı zamanda da favorisisin."
"Orası öyle de, yine de iyi bir plan yapmalıyım. Aksi taktirde aramız bozulabilir."
"Şimdiki dersimiz İksir. Ders sonunda ikna etmeye çalışabilirsin."
Harry sadece kafasını salladı. Aslında senenin başında kazandığı Felix Felicis ile rahatlıkla alabilirdi o anıyı ama zorunda kalmadıkça kullanmak istemiyordu. Senenin sonunda Ölüm Yiyenler buraya geldiğinde onu arkadaşlarına içirmek istiyordu. Bu yüzden de alabileceği yollar düşünüyordu.
Beraber İksir dersliğine geldiklerinde hemen boş bir yere geçtiler. Fazla geçmeden Slughorn da sınıfa girdi.
"Oturun, oturun lütfen yerlerinize! Çabuk haydi, bugün yapacak çok işimiz var! Golpalott'un Üçüncü Yasası... kim bana söyleyebilir -? Ama Miss Granger söyleyebilir, tabii!"
Hermione son hızla ezberden söyledi: "Golpagott'un Üçüncü Yasası karıştırılmış bir zehrin panzehirinin zehri oluşturan- parçaların her birinin panzehirlerinin toplamından fazlasına eşit olacağını söyler"
"Tamı tamına böyle!" diye gülümsedi Slughorn. "Gryffindor'a on puan! Şimdi, eğer Golpagott'un Üçüncü Yasası'nı doğru kabul edersek, ki elbette bu da, Scarpin'in İfşabüyüsü vasıtasıyla iksirin bileşimindeki maddeleri doğru bir şekilde belirlediğimizi varsayarsak, birinci amacımız, bu maddelerin panzehirlerini seçmek gibi nispeten basit bir amaç olmayacak; onun yerine, neredeyse bir simya süreci ile bu tamamen farklı unsurları dönüştürecek olan o ek bileşeni bulmak anlamına -"
Harry dinlemeyi bıraktı. Bazen Slughorn'un sesi ninni gibi geliyordu ona. Bu yüzden de dinlemeyi burakıyordu. Ne de olsa anlattığı her şeyi bildiğinden kafası rahattı
"...ve şimdi," diye bitirdi Slughorn, "her birinizin gelip masamdan bu küçük şişeleri almasını istiyorum. Ders sona ermeden onun içindeki zehir için panzehir yaratacaksınız. İyi şanslar, koruyucu eldivenlerinizi de unutmayın!"
Harry hemen Slughorn'un masasına gidip zehri aldı. Masasına geri döndüğünde zehri koklayıp ne olduğunu saptadı ve kazanının altını yakarak panzehir için gerekli melzemeleri yavaş yavaş atmaya başladı.
"Sen niye hiç kitaba bakmıyorsun," dedi iki yanındaki Ron.
"Gerek duymuyorum," diye cevapladı onu Harry, bir yandan şimdilik koyu renkte olan iksirini karıştırırken.
İksiri yavaş yavaş açık bir tona kavuşurken içine hâlâ koymadığı malzemeleri ekliyordu. Yavaş yavaş bırakıyordu. Çünkü, eğer bir anda bırakırsa büyük ihtimal patlardı ve verdiği bütün emek boşa giderdi.
Hafif yasemin kokusu burnuna geldiğinde gülümsedi Harry. Birçok panzehire eklendiği gibi yaptığı bu iksire de adamotunu ekledi ve karıştırmaya devam etti. İksiri tam da olması gerektiği renge ve kıvama gelince iksirin altını kıstı. Ateşin derecesi düşünce de 12 kez yavaş ritimde saat yönünün tersine doğru karıştırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...