"Anneme yakalanırsak hiç iyi olmaz yalnız." diye söze girdi Fred. "Harry'nin dün gece biz yattıktan sonra geldiğini söylersek ben-" derken sözünü bir anda kesti. Çünkü herkes kendisinin arkasına tedirgin bakışlar atıyordu. O da tedirgin bir şekilde arkasına dönüp düşündüğü kişiyle karşılaştı, kızgın bir Mrs Weasley.
Mrs Weasley, "Demek öyle Fred?" derken kızgın olduğunu her kelimesinde belli ediyordu. "Araba gitmiş ve bunun için not da yazılmamış. Ne kadar üzüldüğümü biliyor musunuz? Ölebilirdiniz, görülebilirdiniz."
"Onu aç bırakıyorlarmış anne." diye mahcup mahcup konuştu Ron. "Penceresinde parmaklıklar vardı."
"Senin pencerene parmaklık takmadığım için çok şanslısın Ronald Weasley." derken birden Harry'ye dönüp "Sana tabii ki kızmıyorum Harry, tatlım. Bu olanlarda senin hiçbir suçun yok." dedi ve oğullarını paylamaya bir süre daha devam etti.
Mrs Weasley, oğullarını paylamayı bitirdikten sonra sofrayı hazırladı ve 4'ü de anında masaya oturdu. Harry bu durumu garip buldu. Masadaki yemekleri görünce ne kadar aç olduğunu fark etmişti.
Biraz sonra Percy de gelip sofraya oturduğunda Harry, Ron'a "Baban bakanlıkta ne iş yapıyor, Ron?" diye sordu.
Ron da "Muggle Eşyalarının Kötüye Kullanımı Dairesi'nde çalışıyor." deyince Harry, arabayı düşünüp gülmeye başladı. Ron ve ikizler de anlamış olacak ki onlar da gülmeye başladı.
"Babanız eve geliyor çocuklar!" diye sevinçle bağırdı Mrs Weasley. Harry tam o anda saate baktı ve Mr Weasley'in olduğu çubuğun işten ayrılıp yoldayı gösterdiğini fark etti. Tam o anda Mr Weasley içeriye girdi ve çubuk da aynı anda evi işaret etmeye başlamıştı.
Mr Weasley "Tam 9 baskın, 9. Gerçekten çok yorucu bir geceydi." diyerek sofraya oturdu. Sonra Harry'yi fark edip "Sen de kimsin?" diye sordu.
"Kusura bakmayın efendim, kendimi tanıtmadım. Harry ben, Harry Potter."
Mr Weasley bir an şaşırmış gibi oldu ve hemen kendini toparlayıp "Tanıştığıma memnun oldum Harry, Arthur Weasley ben." diyerek el sıkıştı.
Tam tekrar konuşacaktı ki içeriye kızıl saçlı bir kız girdi ve masaya oturdu. Kız Harry'yi görünce biraz şaşırdı ama o da babası gibi hemen kendini toparlayıp tanışmak için söze girdi.
"Sen Harry Potter olmalısın, ben Ginny Weasley." diyerek kendini tanıttı. Harry de "Memnun oldum!" diyerek gülümsedi.
O anda Arthur Weasley, "Slytherin'e seçildiğini duydum Harry. Orada sizin aileniz de sen de pek hoş karşılanmıyorsunuz diye biliyorum. Sana nasıl davranıyorlar?" diye sordu.
Harry, beklediği bir soru olduğu için gülümsedi ve cevap verdi: "Herkes oraya seçilmemi çok iyi karşılamadı tabii ki ama net bir şekilde belirtmekten çekiniyorlar. Yani, Blaise Zabini dışında herkes desek doğru olur. O direkt düşüncelerini belirtiyor ama pek etkilendiğim söylenemez."
'Peki sen ne düşünüyorsun?" diye sordu Mr Weasley. "Oraya seçildiğini öğrendiğinde ne hissettin?"
"Aslında biraz benim seçmimdi. Dengeleri değiştirmek istedim. Her Slytherin'in kötü olmadığını, oradan da iyi insanların çıkabildiğini kanıtlamak istedim. Şapka beni nere koyacağına karar veremiyordu. Ben de Slytherin'e gitmek istediğimi belirttim. O da isteğimi dikkate alıp Slytherin'e koydu." deyince herkesin şaşkınlıkla ona baktığını gördü.
Harry "Neden böyle bakıyorsunuz, yanlış bir şey mi söyledim?" diye sordu ve biraz da üzüldü. Onu yargılayacaklarını düşünüyordu ama hiç de düşündüğü gibi olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...