Günler birbirini kovalarken Remus söz verdiği gibi Harry'yi çalıştırmaya başlamıştı. Harry ise ne kadar zeki ve başarılı da olsa bu büyüyü yapmakta zorlanıyordu. Ne kadar mutlu anısını düşünürse düşünsün gümüş bir ışık huzmesinden ileriye gidemiyordu. Her ne kadar Remus, "Senin yaşındaki biri için bu kadarını yapabiliyor olmak bile harika. Kendine bu kadar yüklenmemelisin." dese bile o başarısız olmaktan rahatsızlık duyuyordu. Bu zamana kadar ilk denemesinde başaramadığı tek büyü buydu.
"Çok sinirim bozuluyor." dedi Harry. "Neden yapamadığımı bilmiyorum. Kitapta ne yazıyorsa, Remus ne diyorsa yapıyorum ama bir türlü cismani bir patronus oluşturamıyorum."
"Fazla düşünüyorsun Harry." diye konuştu Cygnus. "Bu kadar fazla kafana takmamalısın. Remus 16 yaşında yapabildiklerini söylemişti, sen daha 13 yaşındasın."
Harry de "Onlar 13 yaşındayken Ruh Emiciler ile uğraşmak zorunda kalmıyordu ama. Her karşılaştığımda-" derken sustu bir anda. Ruh Emiciler annesinin öldüğü anı hatırlatıp duruyordu ama kimseye söylememişti.
"Ne?" diye sordu Cygnus. "Karşılaştığında ne oluyor?"
"Önemli bir şey değil, boşver."
Cygnus, ne yaparsa yapsın cevap alamayacağını bildiği için üstelemedi. Nasıl olsa eninde sonunda gelip anlatacaktı. Yeni tanışmış olabilirlerdi belki ama Harry ile resmen kardeş gibi olmuşlardı. Gerçi 12 yıl önce Godric's Hollow'da yaşanan o olay olmasaydı yine bu durumda olacaklardı ama geç de olsa oluşan bu bağ ikisini mutlu ediyordu.
***
Hafta sonu tekrar geldiğinde bütün öğrenciler Hogsmade gezisi için hazırlanıyordu. Harry ise yine geri kalacak olmanın hüznünü yaşıyordu. İzin kağıdını nasıl kaybettiğini bir türlü anlayamıyordu.
Yine de bu sefer geride kalmayı düşünmüyordu. Bu zamana kadar Hogwarts kurallarını hiçbir zaman umursamamıştı, şimdi de umursamayacaktı.
Herkes Hogsmade'e doğru giderken o da görünmezlik pelerinini üstüne atıp yürümeye başladı ama düşünemediği şey ise karda yürürken iz bıraktığı gerçeğiydi. Tabii ki Hogwarts'ın haylaz ve sınır tanımaz ikizleri, Harry'nin bunu yapacağını tahmin ettikleri gibi karda bıraktığı izleri fark ettiler.
Harry bir anda iki kolundan tutulup arkaya doğru çekiştirilince ikizlere "Ne yapıyorsunuz?" dedi kızgınlıkla.
"Zekice Harry," dedi Fred, "ama yeterince değil." diye devam ettirdi George.
İkizler, Harry'yi kimsenin olmadığı bir yere getirdiklerinde Harry ğstünden görünmezlik pelerinini atıp "Ne yapıyorsunuz?" dedi tekrardan. "Hogsmade'e gitmeye çalışıyorum.
İkizler bir ağızdan "Biliyoruz!" diye yanıt verdi. "Hogsmade'e gitmenin daha basit yolları var."
"Ne demek istiyorsunuz?"
Fred bu soru üzerine etrafını koloçan edip cebinden bir parşomen parçası çıkardı ve Harry'ye doğru uzattı. Harry parşomen parçasına bakıp anlamaz bir ifadeyle ikizlere döndü ve "Bu ne?" dedi.
İkizler de alaycı bir tavırla gülümsedi ve "Bu, sevgili Harry, başarımızın sırrı." diye yanıtladılar.
Harry onlara anlamaz bakışlar atmaya devam etti. Bir parşomen parçası onların nasıl başarısının sırrı olabilir ki diye düşündü. İkisinin de bir parşomen taşımasının garip olduğunu düşünerek sıradan bir parşömen olmadığını da anlamıştı.
İkizler, Harry'nin soran bakışlarını fark edince sırıtmalarını büyüttüler ve Fred, George bakıp "Sen göster kardeşim." dedi.
George asasını çıkarıp parşömene değdirdi ve "Bütün ciddiyetimle yemin ederim ki hayırlı bir şey düşünmüyorum!" dedi. O bunları der demez parşömenin üzerinde yazılar belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens
FanfictionSlytherin'e yerleşmiş Harry'yi konu alan kitaplar arasında aydınlık için savaşan Harry'yi pek göremedik. Bu hikayedeki Harry aydınlık için savaşacak ama içindeki karanlığı da asla yok saymayacak. Sirius ne demişti? "İnsanlar iyi kimseler ve Ölüm Yi...