Peder ve Xiao Zhan arasında olan olay kısa süre içinde kasabaya yayıldı. Olayların bu kadar ciddi dereceye bürüneceğini ben bile tahmin etmiyordum aslında ki olayın bir ucu da bana dokunuyordu.
Diğer kasabaların din büyüklerinin kulağına çalınan bu olay dolayısıyla yaşadığımız büyük kavganın üzerinden birkaç gün geçmişti ki papa bir mektupla görev değişimi emrettiği bir yazıyla her şeyi daha da karmakarışık kıldı.
Hazır birkaç gündür ortalıklarda gözükmeyen peder bu haberden sonra kilisenin içinde bağırarak sorun çıkarsa da iki gün sonra gönderilen bir başka mektupla resmi olarak görevden uzaklaştırıldı.
Ne halde olduğu hiç umrumda değil. Xiao Zhan'ın peşini sonunda bıraktığı için vicdanım sevdiğim oğlana karşı çok rahat.
Halihazırda peder görevden alınmışken yeni bir peder göreve getirilene kadar, ki muhtemelen birkaç gün içinde teşrif edecek, diğer çocuklar da kiliseden ayrıldılar. Ailesi hayatta olmayanlar ya da ailesi kasabada ikamet etmeyenler kilisede kalmaya devam edeceklerini beyan ettiler.
Rahibeler bize korkacak bir şey olmadığını, bunu birkaç günlük kafa dinleme olarak düşünebileceğimizi fakat ibadetimizi aksatmamızı söylediler
Oysa hepimiz çocukluk çağını çoktan geride bırakmış insanlardık.
Bunu ilk duyduğumda kasabaya dönebileceğimizin haberini verebilmek ve isterse gidebileceğini söylemek için Xiao Zhan'ın odasının önüne gittiğimde odanın çoktan bomboş olduğunu fark ettim. Öylece şaşkınca tek bir eşya kalmayan odada gözlerimi gezdirirken nutkum tutuldu. Geriye hiçbir şey kalmamıştı.
Yani ilk ayrılan Xiao Zhan'dı.
O kadar yedirememiş kendine diye düşündüm. Ona verdiğim çiçeklere varana kadar her şeyi yanına alıp çekip gitmişti. Bir an için temelli toparlanıp da uzaklara gittiğini hayal ettim, istemeyerek oldu hepsi. Kalbimin üzerinde öyle bir ağırlık oluştu ki kapı pervazına tutunup destek alırken buldum kendimi. Neyse ki hala bu kasabada, etrafımda bir yerlerde olduğunu bilmek bir nebze içime su serpti.
Tüm bunlardan sonra ben de eşyalarımı topladım ve ne yazık ki baş rahibeye gideceğimi haber vermeye gittim. Beni gördüğüne sevinmiş değildi elbette, aynı şekilde ben de öyle. Bir yandan da bana o uğraşmak istemeyen ifadesiyle bakmaya cesaret bulamadı çünkü pedere olan hırçın cesaretimden kaynaklanıyordu yaşananların hepsi. Risk alamayacak kadar düşük olması işime geldi.
Günün kötü haberlerinden biri de para mevzusuydu, kilise bizi bir yere götürmek istediğinde at arabası masraflarını kendi karşılarlardı. Fakat ben ne yazık ki yeterli meteliğim olmadığından dolayı tüm o yolu koca çantalarımla yürümek zorunda kaldım. Xiao Zhan'ınkiler gibi zarar görmemesi adına uğraşıp durduğum çiçeklerim ve o kitap dolu çantamı toparlamak kolay olsa da evime kadar taşımak hiç kolay olmadı.
Kimse de yardım etmedi, Tanrı'm! Yorucuydu.
Evimin bulunduğu çakıllı sokağa girdiğimde her konutun etrafını saran taş duvarlardan sarkan sarmaşıkların bu kadar büyümesi hoşuma gitti. En son gördüğümde kısacık budandıklarından dolayı küçücüklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yeşil mandalinalar⁴, yizhan
Historical FictionTarih henüz çok eskiyken ve döneme göre ikisi birbirine yasak kılınmışken genç rahip Wang Yibo'nun güzeller güzeli Xiao Zhan'a ithaf ettiği başlıksız mektuplar.