dilin var konuşmaya fakat nefes alan bir sen misin

97 7 25
                                    

Toparlanmakla geçen birkaç günü devirdim. Yazmak biraz zor geldi, inkar edemem.

Koridor köşelerinde, yemek masasında ya da bahçede ne zaman Xiao Zhan'ı görsem yürüdüğü yolda öylece yürümeye devam eder vaziyette. Fakat bu vaziyetinin hoşuma giden yanı dudaklarındaki gülücüktür.

Saklamaya çalışsan da görüyorum seni, Xiao Zhan. Kaçar mı sandın gözümden? Gözüm kapalı olsun varsın, yüreğimle bile görürüm seni.

Bugün her şey her zamankiyle aynıydı, artık kağıtlarım dahi ezberlediler bunları. Günlerden pazara denk geldi bunu yazmak bundan mütevellit ayin esnasında yaşananları anlatmak epey keyifli olacak benim adıma.

Bahçedeydim.

Henüz misafirler gelip de ana salonda toplanmadan önce biraz olsun yalnız, tek başıma Tanrı'ya şükranlarımı sunmak istedim. Her daim oturduğum bankta değildim. Xiao Zhanla bütünleşmiş olan bankın biraz daha arkasında kalan kısımda ağaçların altında kalan bir başka bank daha vardı. Kırık olduğu için kimse gidip de oturmazdı ki buna ben de dahilim.

Oraya oturduğum gibi yüzüm doğrudan gökyüzüne döndü. Hemen ardından kapanan gözlerim beni oradan öyle soyutlamıştı, zihnimdeki şükran cümlelerini içimden geçirmeye öyle odaklanmıştım ki yaprakların hışırtısından birinin geldiğini evvelden duyamaz oldum.

Ağacın yanından biri çıkıp da önümde belirdiğinde dahi onu fark edemedim. Birinin geldiğini ancak Xiao Zhan adımı seslendiğinde fark edebildim. Telaşla gözlerim aralandı ve şaşkınca ona baktım. Bu vaziyetim onu güldürdü üstelik. O güldüğü için ben de güldüm.

Misafirler yavaş yavaş gelmeye başladılar, dedi bana naif sesiyle. Sen gelmiyor musun?

Geliyorum, ağzımdan kaçıp da giden bu kelime öylesine telaşlıydı ki panik halimden kurtulamadığımı gözler önüne sermiş gibiydim. Hatta şimdi kalkıyorum yerimden.

Yüzündeki gülücük büyüdü sırf bundan mütevellit hala daha bazı şeyleri kendime yediremiyor gibiyim. Bu tepkiler alışık olmadığım tepkiler. Mutlu muyum diye sorarsam kendime elbette ki mutluyum. Yalnızca hayatımdaki bu değişimi o kadar istedim ki nelerin ne derecede değiştiğini takip edemedim. Ve şimdi hepsi bir anda olmuş gibi hissettirdiğinden içimde kırılan bazı şeyler var gibi.

Fakat her koşulda bunlar sorun olmaktan hayli uzaklar.

Ayaküstü aldı beni oradan. Bahçenin içinden geçip de kiliseye girene kadar kısa da sürse düşündüm. Tanrı'ya danışacaklarım, has arzum olan şükranlarım ve belki de huzurlu hissedişim dolayısıyla ailemi dahi kutsayacağım aklımdayken bir anda hepsi uçup gitti.

Bomboş kalan aklım ile biraz korku yaşasam da Tanrı'nın beni yüreğimin en ücra köşesine değin duyduğunu ve hissettiğini biliyor olduğumu hatırladığımda bu his de aklımdakiler gibi ortadan kayboldu. Bir çaba sarf ederek hepsini dile getirmemin bir manası da yoktu bu yüzden.

İçeri girdiğimiz vakit birileri Xiao Zhan'ı yanına çekiştirdi. Bense olduğum yerde öylece kalakaldım. Fakat sonradan fark ettim ki hasır sepetin içinde özenle ayrılmış mumlar dağıtılmak üzere bekliyordu. Birine söylemem de gerekmiyordu bu işi yapmak için. Xiao Zhan'ın pamuk yüreğine hürmeten bu mumları ana salonda ayin için gelen herkese tek tek dağıttım.

Günden güne değiştiğimin farkındayım. Ancak bu beni huzursuz kılmıyor. Aksine kitaplarda yazılan ufkun genişlemesi tabirine denk gelebileceğimi biliyorum.

yeşil mandalinalar⁴, yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin