-19- DAVET

2.2K 124 202
                                    

Ay ben nihayet mezun oldum! Artık işsiz bir gazeteciyim 🥲🥲

Ve bunun şerefine size upuzun bir bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz ❤️

Arctic Monkey - Why'd You Only Call Me When You're High?
Blue Foundation - Eyes On Fire

"Gerçeğe ancak tek yoldan gidilir; ama ondan uzaklaştıran binlerce yol vardır."
-Jean de La Bruyere


Bu okuldan nefret ediyordum, bu sınıftan nefret ediyordum, yeni olan her şeyden nefret ediyordum.

Eski okulumda kendime ait, kimsenin bana yaklaşmadığı bir düzenim vardı ama şimdi bunu tekrar sağlamak zorundaydım. Bu yüzden en arka sıraya yerleşmiş, cam kenarına sokulmuş bir şekilde kitap okuyordum. Geldiğimde tamamen boş olan sınıf, yavaş yavaş kalabalıklaşmıştı ve uğultu da bu oranda artmıştı. Erkek yoğunluklu bir sınıfa düşmüştüm. Bu yüzden sesi yeni kalınlaşmış; tuhaf tuhaf davranan ergenler, oradan oraya atlayıp duruyorlardı ve başım şişmişti bile.

Henüz ilk ders başlamamıştı; aptal bir hoca kendimi tanıtmamı istememişti. Bu muhtemelen birazdan gerçekleşecekti ve çok geriliyordum. Kimseyle muhatap olmak istemiyordum. Kimseyle tanışmak da istemiyordum. İnsanların beni rahat bırakmasını istiyordum sadece!

"Selam!"

Gözlerimi okuduğum satırdan çekmedim. "Merhaba." Ses tonum her zamanki gibi soğuktu. Bunu yapmak için artık çaba sarf etmeme gerek kalmıyordu.

"Hoş geldin! Ben Derin, Bu da Kerem."

Onlara bakmaya tenezzül etmedim. "Hoş buldum."

"Ne okuyorsun?" Kitabı önümden çekince gözlerim hızla bu hadsizliğin sahibini buldu. Kahverengi saçları, mavi gözleriyle çok güzel görünüyordu. Okulun dayattığı turuncu renkteki lakos, mavi gözleriyle güzel uyum sağlamıştı. Çömezi olduğum bu okulun popüler kızı olduğunu düşüneceğim kadar bakımlıydı hem de. Fakat benimle ne diye konuşuyordu? Ah, tabii! Zorbalık yapacağı yeni bir öğrenciydim muhtemelen.

Bakışlarım Derin'in arkasında dikilen çocuğa kaydı. Kumral saçları, küçük kahverengi gözleri vardı. Benim gibi soğuk mizaçlı görünüyordu. Bakışları gergindi ama sanki hep böyle bakıyordu. Bundan emin olamıyordum, belki de gergindi.

Tekrar Derin'e döndüm ve ona ifadesiz bakışlarla baktım. "Kaldığım sayfayı sakın kaybetme." Sesim tehditkâr çıkmıştı.

Bana aldırmadan başparmağını kaldığım sayfaya yerleştirdi ve kitabın kapağını kapatıp adına baktı. "Tolstoy mu?" dedi yüzünü buruştururken. "Çok sıkıcı değil mi?"

Arkama yaslanıp kollarımı göğsümde bağlarken gözlerimi kıstım. "Sen ne okursun?"

Omuz silkti. "Daha modern şeyler."

"Güzel," dedim ifadesiz bir sesle. "Onları oku o zaman."

Modern kitapları ben de okurdum. Hatta klasik edebiyata göre daha iç açıcıydılar ama klasikleri de severdim.

"Bana modern kitapların edebi değeri olmadığıyla ilgili nutuk mu çekeceksin?" diye sordu alaycı bir şekilde.

Ona düz düz baktım. "Kimin ne okuduğuyla ilgilenmiyorum, senin aksine." Kitabı elinden alıp sıramın üstündeki ayracı kaldığım sayfaya yerleştirdim. "Ayrıca ben de modern edebiyat okurum."

KASIRGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin