-7- GÜVEN

3.8K 246 83
                                    

Bu bölümü 5 yıl önce bu kurguyu ilk yayınladığımda da şimdi de yanımda olan, her bölümü okuyup yorumlar yapan @rabiaolgun1  'e ithaf etmek istiyorum ve kendisine buradan teşekkür etmek istiyorum. İyi ki varsın🪶❤️

Nicholas Bonnin x Angelicca - Shut up and listen

Keyifli Okumalar!

İnsanın kendini bir yere ait hissedebilmesi güzel bir duygudur. Bir şehre, bir eve, bir insana, bir mekâna, bir filme, bir diziye hatta belki bir kitaba... Aidiyet duygusu içgüdüsel bir şeydir bana göre. İnsan her daim bir şeye sığınmak istemiştir. Bu şey; bazen bir Tanrı, bazen anne, bazen baba, bazen bir sevgilinin silüetine bürünse de aidiyet ihtiyacı hep aynı kalmıştır. Fakat son günlerde benim ait hissettiğim bir yer yoktu. Kendimi hiçbir yere ait hissetmiyordum ve dünyaya ışınlanmış bir yabancı gibiydim sanki.

En azından şu ana kadar.

Çok garip hissediyordum. Banyodaki çamaşır makinesinin üzerine oturtmuştu beni. Önümde dikilmiş, büyük bir ciddiyetle saçlarımı kurutuyordu. Kaşlarını çatmıştı. Dünyanın en önemli işini yapıyor gibiydi. Bense şu an kendimi, saçlarımdaki bu dokunuşa ait hissediyordum.

Kulağa aptalca gelebilir ama dokunuşu evim gibiydi. Kokusu her gece huzurla uyuduğum yatağımdı sanki. Bakışları ise huzurlu uykumda üstümü örten bir örtüydü.

Kurutma makinesi saçlarıma ılık ılık hava üflerken boşta kalan elinin parmaklarıyla nazikçe saçlarımı okşayıp tarıyordu. Parmaklarının ucu, saçlarıma şefkat tohumları ekiyordu. O kadar huzurluydum ki bu ana hapsolmak istiyordum. Sonsuza kadar bu anda kalmak istiyordum.

Kendimi kaptırmamam gerektiğini defalarca söylesem de bir şeyler için sanırım çok geçti.

Onun çatık kaşları ve ciddi bakışları saçlarımda dolaşırken ben onu izliyordum. Küçük bir kızın ilk aşkı olan babasını ışıldayan gözlerle izlemesi gibiydi bu. İçimde ona sıkıca sarılmak ve kollarının arasında öylece durmak için çok güçlü bir istek vardı ve ben kendimi dizginlemek için ellerimi kucağıma koymuştum.

Bir yandan da çok korkuyordum. İki gündür tanıdığım adama bu kadar kuvvetli bir güçle çekilmek beni dehşete düşürüyordu. Hafıza kaybım bende duygusal bir boşluk mu yaratmıştı acaba? Fakat bu hislerimin yatağı duygusal bir boşluk olsaydı, Alp'e çekilmem gerekmez miydi? Benimle çok fazla ilgilenmişti. Yanımda kalmış, bana yemekler pişirmişti. Nazikti, centilmendi. Yakışıklıydı da.

Derdim neydi benim?

"Bakma bana öyle." İrkildim. Bakışlarımı fark etmişti ve dudağının kenarı yukarı kıvrılmıştı. Yanaklarım ısınınca kızarmaktan korkup başımı önüme eğdim.

"Nasıl yani?" diye mırıldandım. Neyden bahsettiğini çok iyi biliyordum ama aptala yatmak zorundaydım.

Kurutma makinesini kapatıp fişini çekti ve kenarıda duran saç fırçasını aldı. "Küçük bir kız çocuğu gibi." Gözlerim iri iri açıldı. Neyse ki başımı önüme eğdiğim için o bunu görmüyordu. Zaten boyu da bunun için fazlasıyla uzundu. "Bana bazen küçük bir kız çocuğu gibi bakıyorsun."

Çenemi nazikçe tutup başımı kaldırdı ve yavaşça saçlarımı taramaya başladı. Gözlerimi kapatmamak için büyük bir savaş verdim.

"O ne demek?" diye sordum gözlerimi kırpıştırarak. "Nasıl oluyor ki o bakış?"

Sanırım susmam gerekiyordu artık. Çenemi bırakıp bir elini saç diplerime bastırarak saçlarımın uçlarını tararken bunu canımı yakmamak için yaptığını biliyordum. Alnım otomatikman karnına yaslanmıştı. Kokusu için delirebilirdim.

KASIRGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin