-36- MASKE

2K 112 194
                                    


Kovacs - My Love

Keyifli okumalar ❤️

"Maske takmak insana bir yüktür. Hem taşıyana hem anlamaya çalışana."
- Dostoyevski

Ruhumun bir köşesinde küçük bir kız çocuğu bir iskemleye oturmuş, ellerini kucağına koymuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ruhumun bir köşesinde küçük bir kız çocuğu bir iskemleye oturmuş, ellerini kucağına koymuştu. Bir piyano sesi çalıyordu kulaklarına belirli aralıklarla. Bir ezgisi yoktu bu sesin, birinin tuşlara tesadüfi dokunuşları gibiydi. Bu ses ruhumdaki küçük çocuğu korkutuyordu. Her duyduğu notada irkiliyor, korku ve telaşla etrafa bakınıyordu. Yaralıydı. Korkuyordu. Yalnızdı.

Küçük, bal rengi gözleri büyümüş; kucağında birleştirdiği elleri birbirine sıkı sıkı sarılmıştı. Saçlarını okşamak istiyordum, onu göğsüme yatırıp ninniler söylemek istiyordum ama bunu yapamayacak kadar yorgun ve yaralıydım.

Piyano sesinin ritmi hızlanıyordu gittikçe. Küçük Gece her notada hâlâ korkuyla irkiliyor, çaresizce titriyordu. Loş, açık mavi bir ışıkla aydınlanan bal rengi gözleri biraz pusluydu. Ağlamıyordu ama çok korkuyordu. Bakışlarındaki korkuya rağmen dudakları inatçı bir asilikle bükülmüştü. Korkusuna öfkeliydi. Savaşmak istiyordu ama bedeni bunun için çok küçük ve cılızdı.

Neyi beklediğini biliyordum. Babasını bekliyordu. Yılların tecrübesiyle yıpranmış, kurumuş, büyük bir el bekliyordu.

Baba eli.

Baba elinin ne demek olduğunu hiç bilmiyordu ama arkadaşlarının babalarının o kocaman ellerine hep özenerek bakmıştı.

Minik eliyle o kocaman elin bir parmağını tutup, içindeki güven hissiyle sekerek yanında yürümek istiyordu. Yapamıyordu. Hiç yapamamıştı. Hayat ona bu şansı vermemişti.

Tökezlemeden, sırtındaki çantanın ağırlığı yüzünden zorlanmadan, yağmurlu günlerde ayakları ıslanmadan saf bir güven hissiyle yürümek istiyordu. Annesi ona yetemiyordu. Annesinin derdi başından aşkındı. Çok çabalıyordu ama yetemiyordu. Gece bir türlü tamamlanamıyordu. Hep eksikti, hep yarımdı.

Lavabonun kapısı onun ardından sertçe kapandı. O şiddetli ses ruhuma saplanırken gözlerimi sımsıkı yumdum ve ellerimi fayansa yaslayarak toparlanmaya çalıştım.

Yarımdım, eksiktim. Tamamlanmak istiyordum ama kabul etsem de etmesem de benim eksik parçam oydu.

Bir zehrin aynı zamanda panzehir olması doğanın bize verdiği bir mesaj olmalıydı.

Bir akrep sizi soktuğunda müdahale edilmezse ölebilirdiniz. Ölümünüz yavaş yavaş ve acı içinde olurdu. Kurtulmak için ise yine o akrebe ihtiyacınız olurdu çünkü sizi iyileştirecek o panzehir yine akrebin zehrinden yapılırdı.

KASIRGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin