-29- SAUDADE

2.2K 122 148
                                    

Saudade: Portekizce bir kelimedir. Anlamı hiçbir zaman kavuşamayacağını bildiğin birine ya da bir şeye duyulan derin özlem ve aşktır.

Aaryan Shah - Still Alive
Sena Şener - Çok Geç Kaldın

Keyifli okumalar❤️

Olanlar oldu, sevgi öldü. Sen görene kadar bir orman yandı. Artık ne fark eder? Çok geç kaldın.
-Sena Şener

"Şimdi söyle Gece? Ölüm senin için ne anlama geliyor?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Şimdi söyle Gece? Ölüm senin için ne anlama geliyor?"

Gözlerim, dirseklerini masaya, önündeki kağıt yığınının üzerine yaslamış; ellerini birbirine kenetleyip çenesini de ellerine koymuş ve bana dikkatle bakan bu orta yaşlı adamı bir süre hapsederken nefesimi yavaşça dışarı üfledim. Gözlüğü gözünden düşmek üzereydi, neredeyse burnunun ucuna kadar inmişti ve bu görüntü sinirlerimi bozuyordu.

Bir buçuk aydır bu soruyu defalarca duymuş, her seferinde de inatla "ölüm bir kurtuluştur,"demiştim.

Her seferinde doktor anlayışla başını sallayıp beni odama göndermişti. Sonra başka bir cevap aramaya başladım.

Geçtiğimiz bir hafta boyunca zihnimde bu sorunun cevabını düşünüp tartmış ve yeni bir cevap bulmuştum. Ölüm birçok şeydi ama asla bir kurtuluş değildi.

Bir haftadır bana bu sorunun bir kez daha yöneltileceği anı bekliyordum ve işte, o an gelmişti.

Doktorum bana hâlâ dikkatle bakıyordu. Gözleri bana, cevap vermem için tanıdığı sürenin dolmak üzere olduğunu söylüyordu.

Hafifçe gülümsedim ve kesik bir nefes aldım. "Ölüm kaçmaktır," diye mırıldandım. "Ölüm benliğinden kaçmaktır."

Söyleyecek daha çok şeyim vardı. Ona Tanzimat'ı, edebiyatı; okuduğum Tanzimat dönemi romanlarında ölümün hep kaçış olduğunu gördüğümü ve benim de o tetiğe basarken aslında sadece kaçmak istediğimi fark ettiğimi uzun uzun anlatmak istedim.

Fakat Amerikalı Dr. John O'Ryan'ın Tanzimat dönemi ve dönemin romanlarıyla ilgili pek bir fikri olduğunu düşünmediğim için devam etmedim.

Açıkçası bir de dilimin ucunda biriken cümleleri İngilizce'ye çevirmeye hâlim yoktu.

Farklı bir cevap vermemi beklemiyordu. Bu yüzden kaşları hafifçe havalandı ve dudakları ufak bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Kaçış?" dedi bana dikkatle bakmaya devam ederken. "Peki... sana göre kaçış ne demek?"

Bakışlarımı kaçırıp bir süre önümdeki vazonun içinden uzanan yapay, beyaz lalelere dalgın dalgın baktım. Ölümün kaçış olduğuna karar vermiştim ama kaçış hakkında hiç düşünmemiştim. Kaçış kaçıştı işte. Çaresiz kaldığında, korktuğunda arkana bakmadan gitmekti.

KASIRGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin