Bakın bu bölümü sizi bekletmemek için bir gün boyunca bilgisayarın başından neredeyse hiç kalkmadan yazdım. Lütfen siz de beni mutlu edin ve satır arası yorumlarınızı benden esirgemeyin. Oy da verin olur mu... 8000 kelimelik bölümü bir günde yazmak ölüm gibi bir şeydi çünkü 😂
Neyse, upuzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz ❤️ Gece'nin bilmediklerini öğreneceksiniz ve öğrendiğinizde ne düşündüğünüzü lütfen yazın... çoook merak ediyorum çünküü
Bugün 1 Nisan. Yani gün içinde Siyah Ateş'in ilk bölümü gelecek. Tüm gün bu bölümü yazdığım için onu düzenleyemedim henüz. Şimdi uyuyacağım, uyandığımda düzenleyip yayınlarım. Onu da okuyun olur mu? Seveceğinize eminim...
ISBANKY - Dancing With The Devil
Keyifli okumalar!
"Bir insanın sana verebileceği değil, senin için nelerden vazgeçeceği önemlidir."
-Friedrich HegelAraba karanlığa doğru ilerliyordu. Önümüzü aydınlatan far lambaları olmasa bir yolda gittiğimizden bile emin olamazdım. Etrafa baktığımda hiçbir yaşam belirtisi göremiyordum. Yol kenarında belli belirsiz görebildiğim ağaç silüetleri dışında her şey tamamen karanlıktı.
Bir buçuk saattir yoldaydık. Kaya yolu uzatacağımızı, bu yüzden malikâneye ulaşmamızın iki saati bulacağını söylemişti. Yarım saat kalmış olmalıydı.
Üç araba gidiyorduk. Abim, Ayla ve Esma arkamızda, Tunga da onların arkasındaydı. Yolları aştıkça göğsümün üzerindeki ağırlık olduğu yere biraz daha gömülüyordu sanki. Yolun sonunda gerçekler vardı ve muhtemelen ruhumda bir yıkım daha oluşacaktı. Korkuyordum, huzursuzdum ve Kaya'nın beni beklediği o bataklığa girmek üzereydim. O bataklıktan ya birlikte çıkacaktık ya da birlikte batacaktık. İkisine de razıydım gerçi.
"Gece." Bir süredir süren sessizliği bozduğunda başımı çevirip yüzüne dikkatle baktım. Gözlerini yoldan ayırmamıştı.
"Efendim?"
"Az kaldı," dedi ifadesiz bir sesle. "Birazdan orada olacağız."
Sıkıldığımı fark etmiş olmalıydı. Fark etmemesi de pek mümkün değildi zira üç dakikada bir iç geçiriyor, kıpırdanıp duruyordum.
Hafifçe başımı salladım ama bir şey söylemedim.
"Bizimkiler bir süre yanında olacaklar. Benim yarın şehre dönmem gerekecek ama bir aksilik çıkmazsa akşam geleceğim." Gözleri kısa bir an bana çevrilip yeniden yola döndü. "Baran ve Derin'in tutulduğu bina da arsada. Malikâneden dışarı adım atmanı istemiyorum, anlaştık mı?"
"Neden ki?" diye sordum.
"İstemiyorum işte," dedi kuru bir sesle. "Ev zaten kocaman, bahçesi orman gibi. Sıkılmazsın. Ayrıca..." Uzanıp kucağımda birleştirdiğim ellerimi tuttu. "Emrinde elli altı tane adam olacak. Bunların yirmi tanesi hâli hazırda malikâne sınırları içerisinde bekleyecekler. Kimseye bir şey buyurmaktan çekinmeni istemiyorum. Sen ne istersen yapmakla yükümlüler. Evin işleri için beş tane de kadın var. Hiçbir şeye elini sürmeni istemiyorum. Bırak, herkes işini yapsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIRGA
Storie d'amoreYETİŞKİN OKURLAR İÇİN UYGUNDUR! İlk yayınlanma tarihi: 05.07.2017 Tekrar yayınlanma tarihi: 12.12.2022 "Şunu unutma. Ben şehri yıkıp geçen kasırgayım ama sen, yerinden bile kıpırdatamadığım bir kuş tüyüsün. Bir kuş tüyü kadar hafifsin, üflesem uçars...