-9- ATAK

3.8K 221 160
                                    

lütfen varlığınızı bana gösterin 🪶

Multimedya: Phantogram - Black Out Days

Keyifli okumalar!

Dehşet.

Damarlarımdan akan sıvının ismi buydu. Korku somutlaşmış bir şekilde vücudumda dolaşıyordu.

Bedenim yakıcı bir sızıyla kaplanmışken kaskatı kesilmiş bir şekilde kalakalmıştım.
Kulaklarım uğulduyordu. Duyduğum tek şey nefes alışverişlerimdi. Bir elim avcumdaki telefonu sıkmış, diğer elim ise Kaan'ın bileğine yapışmıştı. Tir tir titriyordum.

"Sen..." dedim titreyen bir sesle. "Beni o gece kovalayan..." Cümlemin devamını getiremeyişim, korkunun hızla ilerleyen bir tsunami dalgası gibi ses tellerimi örtmesiydi.

"Gerçek bir zeka," dedi kalın, ürkütücü ses. Sesindeki ölüm notaları ruhumu ürpertiyordu.

Soluğum boğazımda tıkanırken yutkundum ve korku dolu çaresiz bakışlarımı Kaan'a çevirdim. Kaskatı kesilmiş bir şekilde önüne bakıyordu. Bir şey yapmasını bekliyordum ama ondan tam olarak ne beklediğimi de bilmiyordum. Gerçi şu anda yanımda olması, içimdeki bu korkuya rağmen güvende olduğumu söylüyordu bana.

"Ne istiyorsun benden?" diye sordum dişlerimi birbirine bastırırken. Duygularım birbirine karışmış, burnumdan dışarı süzülüyordu. Ne hissediyordum? Korku? Dehşet? Öfke? Şaşkınlık? Hepsi birbirine dolanmış, bir düğüm haline gelmişti.

"Hmmm... bir düşüneyim." Yutkundum. "Sanırım... intikam."

Kaşlarım çatılırken dudaklarımın aralandı. Bakışlarım telefon ekranında kilitli kalmıştı. Özel Numara. Bu iki kelime mideme keskin bir bıçak darbesi indiriyordu. O kalın, ürpertici sesi her duyduğumda da o bıçak midemden keskin bir acıyla çıkıp daha kuvvetli bir şekilde tekrar saplanıyordu. Kulaklarımın uğuldaması, kalbimin çarpıntısı, titremelerim ve intikam kelimesini duyduğumda göğsümün üstüne çöken ağırlığın oluşturduğu nefes darlığı; birazdan geçireceğim atağın habercisiydi.

Nefes almaya çalışarak dişlerimi birbirine bastırdım ve yutkundum. "Neyin intikamı?"

Karşı taraf tenimi ürpertip tüylerimi şaha kaldıracak kadar korkunç bir kahkaha attı. Gözlerimi sıkıca yumdum. Sanki bunu yaparsam korkum azalacaktı.

"Ah, Gece Ünver... zavallı Gece!" Telefonu kucağıma bırakıp elimi yumruk yaptım ve tırnaklarım avuç içime saplandı. Atak geçirirken hep yaptığım bir şeydi bu ve avcumdaki acı, bir şekilde kendimi kontrol etmemi sağlıyordu. "Kaya senin hayatını sikti."

Kaya ismini duyduğumda gözlerim hızla açıldı ve tekrar telefonu elime aldım. Az önce tıkanan soluğum bir anda hızlandı. Kaan'ın elimin altındaki bileği kaskatı oldu ama ona bakmadım. Benden ses çıkmayınca telefonun diğer ucundaki katilim bir kahkaha daha attı.

"Kaya..." dedi bu anın tadını uzun uzun çıkardığı, sesinin tınısından belliydi. "Ne kadar aşıktın değil mi ona? Ah be! Ama bak ne oldu? Üstüne yıktığı bütün o pisliklerle seni yapayalnız bırakıp siktirdi gitti."

Alt dudağımı dişleyip tekrar gözlerimi yumdum ve telefonu tekrar kucağıma bıraktım. Elimi tekrar yumruk yapıp tırnaklarımı avcuma bastırırken, "Neden bahsediyorsun sen?" diye tısladım.

Ürkütücü ses tekrar gür bir kahkaha attı. "Kaya'yı hatırlamadığını biliyorum. Hatta neyin ortasında olduğunu bile bilmiyorsun. Aslında kaza yapman ve hafızanı kaybetmen iyi oldu." İnler gibi bir ses çıkardı. "O gece seni sadece öldürecektik ama işler şimdi daha eğlenceli bir boyutta! Oyun başlıyor, Ünver."

KASIRGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin