Kişisel Instagram hesabım: ezgivaniCanozan - Piç
AL3JANDRO - Catacombs
Clarei, Mxze - Manipulate
Plaza - CrashKeyifli okumalar! 🫶🏻
"Deniz, kara adamının yalnız sınırlarını kaldırışı değil, sınır düşüncesini içinden çıkarıp atıvermesidir."
-Bilge Karasu, Altı Ay Bir Güz
Hayat seçimlerden ibarettir. Seçimler, sonuçları doğurur; sonuçlarsa kaderinin satırlarını yazan bir kalemdir. Her seçim bir sonrakini doğurur. Kaderin ağları seçtiklerinle örülür.Bir seçim yapmam gerekmişti. Aşkın tanımına uymayan bir seçimdi belki de bu. Uzun süre önce bir kitapta okumuştum; Meral Okay, "Aşk kendinden vazgeçme hâlidir," diyordu. "Benliğini ezmeden 'biz' olabilme hâlidir."
Fakat ben benliğimi ezmeden ona gidemezdim. Kendimi çiğnemeden onun olamazdım. Yaşadıklarımı, yaşayabileceklerimi düşünmeden yeniden teslim olamazdım. Çünkü ne zaman ona teslim olsam, ne zaman ona sığınsam; her seferinde ellerimi bırakmış, beni aşağıda bekleyen sert kayalıklara atmıştı. Defalarca çakılmıştım o kayalıklara. Ruhum ve benliğim paramparça olmuştu. Bu yüzden bir seçim yapmam gerekiyordu.
Ya kendimden vazgeçecektim ya da ondan... Ya kendimi seçecektim ya da onu...
Ben kendimi seçtim, ondan vazgeçtim; o ise beni seçti, hem kendinden hem de benden vazgeçti.
Onu son gördüğüm gecenin üzerinden bir hafta geçmişti. Bir haftadır ruhsuz hissediyordum. Bomboş hissediyordum. Her şeyden elimi eteğimi çekip uzaklaşmak istiyordum tüm bu kargaşadan. Kendimi ait hissettiğim hiçbir şey yoktu. Kalmamıştı demem daha doğruydu. Hiçbir yere ait hissetmiyordum.
Kabullenmek zor olmuştu. Aslında hep kabullenmenin insana iyi geldiğinden bahsedilirdi. Acıyı kabullenmek, travmaları kabullenmek, kendini kabullenmek ya da canını yakan kişiyi ve yaptıklarını kabullenmek. Ben de kabullenmiştim. Fakat neden bana iyi gelmemişti?
Hiçbir şey hissedemiyordum. Ne hissedeceğimi bilemiyordum. Hiçbir yere sığamıyordum. Çoğunlukla büroda dosyaların içinde kayboluyordum. İnsanlarla sadece iş için iletişim kuruyordum. Konuşmuyordum. İçime kapanmıştım ama bu da bana iyi gelmiyordu.
Öğleden önceydi. Dışarıda şiddetli bir yağmur yağıyordu. Pek çok insanın bu ani sağanak yağmura hazırlıksız yakalandığına emindim.
Büroda son bir kez raporları inceliyordum. Bir saat içinde Arıkan Holding'e gidecek, Selçuk Bey sayesinde bizzat Baran Arıkan ile görüşecektim.
Çok stresliydim. Öyle ki midem açlıkla kazındığı hâlde tek lokma bir şey yiyememiştim.
Masadaki kupayı alıp soğumaya başlayan kahvemden bir yudum daha aldım. İncelediğim her şey zihnimden uçan mürekkep misali dakikalar sonra siliniyordu. Şirket politikasını bile tam olarak anlayabildiğimden şüpheliydim. Üstelik geçmişte şirkete o kadar çok dava açılmıştı ki çoğunun sebebini bile kavrayamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIRGA
RomanceYETİŞKİN OKURLAR İÇİN UYGUNDUR! İlk yayınlanma tarihi: 05.07.2017 Tekrar yayınlanma tarihi: 12.12.2022 "Şunu unutma. Ben şehri yıkıp geçen kasırgayım ama sen, yerinden bile kıpırdatamadığım bir kuş tüyüsün. Bir kuş tüyü kadar hafifsin, üflesem uçars...