Öncelikle okuyan herkese çok teşekkür ederim. Yorum ve fikirlerinizi bekliyorum. :)
Okurken müzik önerisi:
I. BÖLÜM
ŞUBAT 1999
Karanlık ve puslu bir gecenin ortasında ayağının altından yerin kaymasıyla birlikte etrafındaki her şey derin bir girdap halinde dönmeye başlamıştı. Cisimlenmeyi sevdiği söylenemezdi. Artık son derece alışmış olsa da, sonrasında yarattığı mide bulanması ve baş dönmesine hala alışabilmiş değildi. Büyük girdap sona erdiğinde ani bir adımla sendeledi. Neredeyse düşüyordu. Sarsıntının etkisiyle açılmış olan pelerinin kapşonunu aynı hızda kafasına geçirdikten sonra "Godrics Hollow" diye fısıldadı belli belirsiz. "Ya da ondan geriye ne kaldıysa." bakışları, bir zamanlar tüm canlılığıyla ayakta duran bu kasabanın yasını tutuyordu.
Çok bir şey kaldığı söylenemezdi. Savaştan sonra neredeyse her şey yıkılmıştı. Karşı koyan ve ele geçirilen herkes öldürülmüştü. Yine de kasabada tek tük ayakta durmakta ısrar eden evler vardı. Çoğunun kocaman taşlardan ve boğuk bir ortaçağ mimarisinden oluşan görünüşleri de tıpkı çevrelerindeki her şey gibi yer yer yıkımın etkisiyle siyaha bulanmıştı. Adımlarını yüzyıllara meydan okuyan ve artık yosun tutmuş düzensiz taşlarla kaplı yolda takip edilmediğinden emin olarak yarı yıkılmış bir evin girişine kadar ilerletti.
"Mavi Ay" diye fısıldadı asasını eline alarak. Çok geçmeden yıkıntıların içinde bir alan mavi saydam bir tabakayla kaplandıktan sonra yavaşça aşağıya inen merdivenlerin görünmesine izin verdi. Vakit kaybetmeksizin merdivenlerden inerek, aşağıda onu bekleyenlere ulaştı.
"Lyncia. Ah! Gelebildin."
Kulakları dosthane bir ses işitmişti. Yine de buruk bir hüzünle gülümsemeye çalıştı. "Her şey yok olmuş. Eskisi gibi anımsamayı yeğlerdim... ama sanırım ne eskisi gibi ki?"
McGonnagall'ın bakışları hüzünle onayladı.
Karanlık Lord Hogwarts savaşını kazandığında, güvendikleri son de kale düştüğünde, herkes bunun bir son olduğunu içten içe biliyordu. Tanıdığı neredeyse herkes savaşta ölmediyse bile devam eden zulme karşı direnişte ölmüş, Potter'ın da ölmesiyle birlikte artık önünde hiçbir engelin kalmadığına inanan Voldemort ise her zamankinden daha da korkulacak bir canavara dönüşmüştü. Ona katılan büyücü ve cadıların zarar görmeyeceğini belirtmişti Potter'ın cansız bedeni ayaklarının altındayken. Çoğu büyücü ve cadı -tabi ki muggle doğumlu olmayanlar- istemeseler de can korkusundan safına katılmaya razı olmuş, Dumbledore'un ölmüş olmasının yarattığı boşlukla karanlığa yarı yarıya teslim olan Hogwarts savaştan sonra tamamen düşmüştü. Karanlık Lord bir zamanlar gerçek yuvası olarak tanımladığı bu kaleye de hakim olunca, onu derhal onararak mürit yetiştirme yuvasına dönüştürmüştü.
Okula artık muggle doğumlular kabul edilmiyordu. Melezlerin kabul edilmesi ise bir taraftaki soyunun bilindik bir temele dayanması ve edilen yemin ile gerçekleşiyordu. Görünen o ki, kendisinin de bir melez olduğunu unutmamıştı. Hala ona katılmaya razı olmayan ve artık sayıları onlarla ifade edilen son direnişin mensupları ise birazdan Lyncia'nın karşısında duracaktı.
Daldığı düşüncelerin yarattığı bir anlık sessizliğin ardından devam etti. "Gelebildiğim için mutluyum Profesör McGonnagall. İyi olduğunuzu görmek güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanfictionFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...