Arka plan müziği
VIII.
BÖLÜM
16 EKİM 1943
Tom Riddle eski ve pis bir dehlizde Salazar Slytherin'in devasa taştan oyma siluetinin hemen altında dizlerinin üzerine çökmüştü. Odada bulunan grotesk heykellerin gözlerinden akan kırmızı sıvı yüzeyi kaplamıştı. Bu kandı.
Telaşla hareket etmeye çalışsa da, olduğu yerden kıpırdayamıyordu. Biraz ileride Mrytle Warren'ı yerdeki kana bulanan cansız bedenini ve günlüğü fark ettiğinde bunun gerçek olmadığını anladı. O ölmüştü hem de çok önce. Kabus görüyordu ama farkına varmasına rağmen uyanamıyordu.
Duvarların arkasında sürünen basilisk'in sesini duyduğunda ona seslendi. Canavar yanıt vermiyordu.
"Ne oluyor!" diye bağırdı avazı çıktığı kadar.
Basilisk sürünerek hemen önüne geldiğinde devasa kafasını Tom'a yaklaştırdı. "Sse sy sstrik, sse ska hrasskce" Canavarın uğursuz sesi bomboş odada yankılanıyordu.
'Öleceksin... Nefretle öleceksin."
"HAYIR!" diye karşı çıktı olağanca gücüyle. Bir yandan olduğu yerde debelenmeye devam ediyordu. Ölemezdi.
Basilisk kafasını kaldırıp geriye doğru gerildi. Riddle devasa yılanın sonuna kadar açtığı ağzının içinde devasa dişleri kendisine doğru hızla gelirken uyandı.
Tom Riddle'ın bütün bedeni buz gibi olmuş, soğuk soğuk terlemişti. Bu... bir kabustu. Şimdiye kadar gördüğü en gerçekçisi hem de. Üzerinden yorganı büyük bir hışımla atarak yataktan kalktığında, odanın karanlığında üzerine bir şeyler geçirdi ve cübbesini alarak odadan çıktı. Her şeyden, herkesten uzak. Tek başına kalabileceği, düşünebileceği bir yere gidecekti. Zihni henüz kabus ile gerçeğin arasındaki ince çizgiyi ayırt etmeye çalışırken, kimselere görünmeden okulu Kara Göl'ün olduğu patikaya bağlayan eski eğri büğrü tahta köprüye ulaştığında, geceyi aydınlatan ayın siluetine ve ayaklarının altında akan suyun karanlığına baktı. Bir an için gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Biraz daha sakinleştiğini hissettiğinde Kara Göl'ün kıyısında, eski ufak bir kayık iskelesinin hemen yanında tahta bir banka oturdu.
Ona ne oluyordu böyle? Doğrusu bilmiyordu. Bu bilinmezlik, onu delirtiyordu. Kabusları gittikçe gerçeğe yakınlaşırken görünüşe göre uyanma kabiliyetini yitiriyordu. Düşüncelerinin arasında içinden aniden gelen bir hisle cübbesinin cebinde taşıdığı günlüğünü çıkardı. Bu sefer böyle olmasının sebebi bu muydu? Elinde sıkıca kavradığı günlüğünden kurtulma dürtüsü aniden tüm bedenini sararken girdiği histeri krizi içinde onu gölün karanlık sularına savurmayı düşündü. Ruhunun böldüğü bir parçasından kurtulmak için, tüm hisleri onu zorluyordu sanki. İçinde çok derinlerde, çok eskilerde bıraktığı, ya da varlığından bile hiçbir zaman emin olmadığı o cılız sesi ilk defa duymuştu. 'Kurtul ondan!'
Gözlerini bir kez daha kapattı. O cılız sesle, çok kuvvetli bir öfke, nefret ve karanlık vücuduna yeniden hakim olmak için savaşıyordu sanki. Öyle güçlüydü ki, elinde tuttuğu bu nesne, içine hapsettiği şey her şeyi ele geçirmek için bastırıyordu. Tom, onun çağrısını hissediyordu. Saniyeler içinde, cılız ses kaybolurken, baskın gelen şey karanlıktı. Günlüğü atmayacaktı. Dünyanın en güçlü büyücüsü olmaya yemin etmişti. Olabilir, yapabilirdi. Bunu biliyordu, iliklerine kadar ne kadar güçlü olduğunu hissediyordu. Üstelik günlük daha sadece bir başlangıçtı. Başaracaksa aptalca düşüncelerin onu ele geçirmesine izin vermemeliydi. Dengesizleştiği için kendisine kızarken çarşaf gibi görünen durgun siyah suları izlemeye daldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/335885799-288-k405649.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanficFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...