Bir önceki odayla aynı pejmürdelikteki iç odaya hep birlikte girdiklerinde, yanan şöminenin etrafına kondurulmuş genişçe üçlü bir koltuk, iki berjer ve bir kaç sandalyeye yerleştiler. Lyncia kendini bulduğu ilk yumuşak yere bırakıvermişti. Nora'da onun dibine çökerek ellerini tutuyordu.
Diğerleri bir süre Riddle'a çeşitli sorular sordu. Çocuk ise her şeyi tüm şeffaflığıyla cevap veriyordu. Kimse onun gerçek olup olmadığından şüphe duyuyormuş gibi şaşkın ve tedirgin bakışlarını saklayamıyordu.
"Sadece bu kadar mısınız?" diye sordu Riddle. Gerçekten durumları içler acısı görünüyordu. Olan bitenden az çok haberi vardı ancak hikayenin tamamını bilmiyordu.
"Bu kadar sayılırız. Kalan gruplardan düzenli haber alamıyoruz. Haberleşmek bile çok tehlikeli. Belki yaşıyorlardır." Diye yanıtları Kingsley Şömine'nin yanındaki bir berjerde oturmuş, siyah gözlerini çocuğa dikmişti.
"Tüm İngiltere mi ona katıldı yani?"
"Ülke dışına kaçabilenler kaçtılar. Kaçamayanlar, direnecek gücü bulamayanlar ise katıldı." Diye yanıtları yorgun bir biçimde McGonnagall.
"Yalnızca burayla yetinmeyecektir." Riddle ise odada volta atmaya başlamıştı.
"Evet. Diğer ülkelere göz dağı veriyor. Bir anlaşma imzaladılar bizim bakanlıkla. Şimdilik onlara saldırmayacak." Konuşan Flitwick'di.
"Burayı halledene kadar." Voldemort'u çok iyi tanıyordu.
"Evet. "
"Başladı mı? Yani muggle'ları yok etmeye?" Tom, cevabını almaktan en çok çekindiği soruyu sormuştu.
McGonnagall alnını tutarken cevaplamıştı. Bunca şamata başının ağrımasına sebep olmuştu. "Tam olarak değil. Henüz büyücü dünyası üzerindeki hakimiyetini tam anlamıyla yeni sağladı. Kademe kademe gidiyor. Ancak an meselesidir. Bir yerlerde, muggle'lar için kamplar kurulduğu bilgisini almıştık."
"Şimdi nerede?"
"Tam olarak emin değiliz. Olabileceği bir kaç yer var." Kingsley, cebinden haritaya benzeyen bir parşömen çıkardı. Oturduğu yerden kalkarak Riddle'a yöneldi. Harita havada asılı dururken asasıyla işaret etti. Bir süre neler yapabileceklerini konuştular. Odada tek kelime etmeden çocuğa öylece bakan tek kişi Hagrid'di. Riddle ile bir kaç kez göz göze gelmiş olmalarına rağmen, ikisi de tek kelime etmemişti. İlginç biçimde, çoğunlukla bakışlarını kaçıran Riddle olmuştu.
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Ertesi gün, karargahta bulunan herkes Riddle'ın varlığına biraz daha alışmış gibi görünüyordu. En azından asasını yeniden vermeye ikna olmuşlardı ve henüz kimse ölmemişti. Lyncia ile birlikte, sabahın erken saatlerinde, henüz gün doğmadan ilk gözlem görevini almaya gönüllü oldular. Nora, kızının hala dinlenmesi gerektiğini söyleyerek itiraz etmişti.
Lyncia ise yeni görüntüsünü kabullenmişe benziyordu. En azından şu an endişe edeceği şeyler listesinde sonlarda geliyordu. Aynaya pek bakmamak gibi bir çözüm bulmuştu.
Annesine iyi olduğunu söyleyerek Karargahtan ayrıldı. Riddle ile birlikte, kasabanın hemen ilerisinde bir tepede, olan biteni bir süre izlediler. Her şey normal görünüyordu. Gelen giden yoktu. Riddle'in elindeki düşman camı alarm vermemişti. Gözlemi onlardan devralacak diğer ekip gelene kadar olan biteni konuştular. Riddle kızın yeni görüntüsünün kendisine başka bir tarz kattığı gibi bir espiri bile yapmıştı. Lyncia ise göz devirmekle yetinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanfictionFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...