DAĞ

1.5K 130 85
                                        




Noel Balosunda yaşananları aklından atamayan, heyecanıyla sarhoş olan Lyncia, çok ama çok uzun süreden sonra, kendisini mutlu hissediyordu. Aralarındaki bu şey büyük bir gelişme olsa da, onun istek ve emellerini tamamen değiştirmediğini biliyordu ama şansının son derece yüksek olduğunu ve başarabileceğini hissettirmişti. Artık çok büyük bir eşik atlanmış olduğuna göre, çocuğun onu dinleyeceğini düşünüyordu. Düşüncelerinden Eliza'nın sesiyle uyandı.

"Sana ne demiştim?" diye sırttı kız Lyncia'ya muzipce. Bunca zaman yaptığı çıkarımlarda haklı olmanın gururunu yaşıyordu.

Lyncia ise, orta bahçede genişçe karla kaplı bir ağacın altında oturduğu bankın üzerinde yüzüne yerleşen engel olamadığı gülümsemesiyle cevapladı. Artık saklanacak pek bir şey kalmamıştı. "Haklıymışsın."

"Riddle nerede?"

"Son tura hazırlanıyor sanırım." diye tahminde bulundu Lyncia. Gerçekten de yaşananların sarhoşluğuyla elinde olmadan çocuğun yakasından düşmüştü. Yine de Diadem hakkında endişelenmeden edemiyordu. Her şeye rağmen yapmayacağının bir garantisi yoktu.

"Neyle karşılaşacaklarını söylediler mi?" diye merakla sordu Eliza, okuldaki herkes son yarışı ve olacakları merakla bekliyordu.

"Hayır. " diye kafasını salladı kız. "Aslında, Tom'a bulsam iyi olacak." diye gülümsedi arkadaşına. "Yemekte görüşür müyüz?"

"Tabi ki. Ben de Lestrange'i bulayım." Eliza da banktan kalkıp, ardında yeri toz gibi kaplayan karın üzerinde bıraktığı ayak izleriyle, uzaklaşırken, Lyncia da Tom'u aramaya koyuldu.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Tom Riddle, artık iyice donmaya başlamış gölün kıyısında, öylece oturuyordu. Balo'da ve sonrasında yaşananları hala içten içe sindirmeye çalışıyor, yaptığı şeyi düşünüyordu. Bunun, peşinden gittiği idealleriyle, çizdiği yolla taban tabana zıt olduğu açıktı. Üstelik kızın geçmişini ve mizacını da düşününce, ona yürüdüğü bu yolda desteklemeyeceği belliydi. Peki ama o da böyle bir geleceği eskisi kadar arzuluyor muydu? Elbette babasının yaptığı şey affedilemezdi, muggle'ların hala zavallı ve aşağılık olduğunu düşünüyor, onlara sempati beslemiyordu. Yalnızca güç ve mutlak otorite için çıktığı bu yolda, başka bir şey bulmuş, bu şey onun kendisinin bile haberdar olmadığı, derinlerinde yatan bir şeyleri uyandırmıştı. Şimdi ise, istese de istemese de, karşı koyamadığı bu şeyi kucaklıyordu. Sevgiyi.

Bu kucaklaşma esnasında ise, etrafında bir süredir çıkmaya başlayan bazı sesler daha da gürleşmişti. Lestrange ve diğerleri, hala ondan çekinseler de, şüpheyle yaklaştıklarını belli ediyorlardı. Henüz, Lestrange haricinde, yaşananlardan şikayet edecek ya da Riddle'a zarar verecek bir şey yapmayı gözleri yemiyordu ama, çocuk bunun da yakın olduğunu hissediyordu. Baş gösteren bu itaatsizlik bir yerde patlayacaktı. Birden her şey, karma karışık olmuş, başına bir de turnuva çıkmıştı.

"Ne düşünüyorsun?" Riddle, yanına oturan ve içini okurmuş gibi konuşan kızın sesiyle irkilmişti.

"Her şeyi." dedi, bakışları kıza kayarken.

"Bunun yine bir hata olduğunu mu söyleyeceksin yoksa?" diye kaşlarını kaldırdı Lyncia. Tom'un dalıp gittiği alemlerin pek azının hayırlı olduğunu biliyor, öpücük ve yaşadıklarından pişman olmamış olmasını umuyordu.

Çocuk ise kısa bir sessizliğin ardından cevapladı. "Hayır." Kız ise cevapla rahatlayıp derin bir nefes almıştı.

"Sadece-" dedi Riddle bakışları batmakta olan güneşin gri bulutların arasından belli belirsiz göründüğü ve yansıdığı buz tutmuş göle kayarken. "Düşüncelerimiz ve isteklerimiz çok farklı."

Pus (Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin