Lyncia son olanlardan sonra, bir kaç gün boyunca Riddle'ı ortak salonda dahi görmemişti. Nereye gittiği, ne yaptığını çok merak ediyordu. Neden bağırmıştı? Ne olmuştu da aniden gitmişti? Bunların hepsi çok anlamsız geliyordu. Her şey istediği gibi giderken yine bunun olması sinirine dokunmuştu. Profesör Dumbledore ile McGonnagall'a anlattığında, Albus'un yüzü düşünceli görünse de pek bir şey söylememişti.
Riddle'ın ne yaptığını merak eden ondan başkaları da vardı. Lestrange ve diğerleri. Yokluğunda bir toplantı daha yapmak zorunda kalmışlardı. Henüz diğer çocuklara açık açık Tom hakkındaki gözlemlerini açmamış olsa da, bir şeyleri ima etmekten geri durmuyordu. Avery ise bir keresinde susmasını aksi takdirde hepsinin başına bela açacağını belirtmişti kızgınlıkla. Lestrange ise öfkelenerek yanlarından ayrılmıştı.
"Yemeğe geliyor musun?" Eliza'nın neşeli sesini gömüldüğü koltukta işitmişti.
"Ah!" Kafasını kıza çevirip yanında duran ve Lyncia'ya garip bakışlar atan Lestrange'i gördüğünde duraksamıştı "Siz gidin, ben sonra yiyeceğim." sesi mümkün olduğunca bozuntuya vermeden çıkmıştı.
İkili yanından ayrılırken Şatoda küçük bir gezintiye çıkmaya karar vermişti. Dolanırken aklında Tom'un Sırlar Odasında olup olmayacağı gibi çılgınca bir fikir belirmişti. Kulağa delice geliyordu. Lyncia, odanın yerini tam olarak bilmese de, Mrytle'ın yanına yaptığı küçük seyehatte gördüğü akmayan, ufacık bir yılan işlemesi olan musluğu görmesiyle birlikte girişin orası olduğundan emin olmuştu. Zaten bir zamanlar da buna benzer bir şey duyduğunu hatırlıyor, Mrytle'ın anlattıkları bunu doğruluyordu.
Hızlıca birinci kattaki kızlar tuvaletine yöneldiğinde. İçeride saklanan ve ağlayan Mrytle dışında kimsenin olmadığından emin oldu. Doğruca musluğa gidip incelemeye koyuldu. Asasını çıkardı. Açamayacağını biliyordu ama bir umuttu.
"Ne yapıyorsun?!" Mrytle cırtlak sesiyle bir anda arkasında belirivermişti.
"Hiç. Musluğu tamir etmeye çalışıyorum." Dedi aniden yerinde sıçrayarak Lyncia. Bir an boş bulunup asasını yere düşürmüştü.
"Uğraşma o musluk düzelmez." Gri silüet kendisinden uzaklaşırken, o da bir parmak suyun içine düşürdüğü asasını alarak geldiği gibi hızlıca çıkmıştı. Bunu denemesi bile çok saçmaydı.
En sonunda biraz kafasını dinlemek ve düzgün düşünebilmek adına her zaman çok sevdiği Astronomi kulesinin yolunu tutmuştu.
Kulenin alt koridorunda aniden önüne çıkan rengarenk şeffaf şey birden bağırmaya başlamıştı.
"Üşütüğü mü arıyorsun?! Ne yaptığını bilmiyorsun!?" Kulak tırmalayan sesiyle melodik biçimde konuşmuştu hortlak.Peeves pat diye önünde belirdiğinde ard arda iki ruh tarafından hazırlıksız yakalanmış olmanın şoku içindeydi.
"Sen-" aradığımı nereden biliyorsun diyecekken kendisini zapt etmişti. "Ne yaptığını biliyor musun?"
"Lütfen diyeceksin, hiç bir şey öğrenemezsin!" Diye ciyakladı hortlak.
"Lütfen." Lyncia gözlerini devirerek yanıtlamıştı. Peeves biliyorsa işine yarardı.
"HİÇ BİR ŞEY! HAAA-HAA. Söyledim ya, lütfen diyeceksin hiç bir şey öğrenemezsin diye. Lütfen dedin hiç bir şey öğrenemeyeceksin! HAHAHAA!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanfictionFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...