Lyncia için Astronomi kulesin'den sonra geçen zaman yer yüzündeki cehennem gibiydi. Zihninde sürekli ama sürekli olan biteni tekrarlıyor, Profesör McGonnagal'ın odasında Dumbledore ile yaptıkları konuşmayı düşünüyordu. Yatağından neredeyse hiç çıkmamış, derslere katılmamıştı. Kimseyle doğru düzgün konuşmuyordu. Eliza ise, onun için oldukça endişelenmişti. Pek çok kez yemek yemesi, derslere katılması gibi pek çok konuda zorla olduğu yerden kaldırmaya çalışmıştı. Arkadaşındaki bu ani değişimi anlamakta zorlanıyordu. Lyncia ise tek tük cevaplar veriyor ve sürekli olarak kendisini iyi hissetmediğini söylüyordu. Bahane olarak da ailesinin arkadaşlarından bir haber aldığını uydurmuştu. Eliza'nın tüm ısrarına rağmen daha fazla konuşmamıştı.Geri dönmek bir çözüm müydü? Şimdi her şeyi olması gereken hızından daha da erkene çekmişti Voldemort'u ansızın uyandırarak. Avının kokusunu bir kilometre öteden alan bir hayvan gibi huzursuzlanan Voldemort ise, tüm gücünü kullanıp olan bitene müdehale etmişti. Bu halde dönse, ne bulacaktı? İradesi tersi yönde güçlendiğine göre, her şey çoktan bitmiş bile olabilirdi. Zaman döndürücünün nasıl çalışacağından, geldiği zamana giderse, bir daha buraya dönmesine izin vereceğinden emin değildi. Bu nedenle gidip, bakıp, gelemezdi. O halde geri dönememeyi riske de edemezdi. Kalıp devam etmeliydi ne kadar imkansız gibi görünse de.
Ona yıllar gibi geçen bir sürenin ardından ise, kararını vermişti.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
03 şubat 1944
Kış tatili bitip okul yeni bir döneme merhaba dediğinde Lyncia yeniden insanların arasına karışırken, Riddle ile hiç birebir karşılaşmamış olmasına seviniyordu. Kendini yeniden toparlamak için bir süre, özellikle ondan uzak durmuştu. Neyse ki Riddle'da aynı tarifeyi ona uyguluyordu. Zaten tatilde de okulda kalmamıştı çocuk.
O günden bu güne geçen uzun sürede düello kulübüne ismini yazdırmasına rağmen çalışmalara hiç katılmamıştı kız. Bu süreçte, Profesör Dumbledore ile sözleştikleri gibi Zihinbend ve diğer büyülerin çalışmalarını gizli gizli sürdürüyorlardı.
Eliza ise arkadaşının bu halden kurtulmasından mutluydu. Sık sık Lyncia'ya gelip Lestrange ile gittikçe yakınlaştıklarını anlatıyordu. Ancak arkadaşının ağzını arasa da, onun şövalyelere katıldığına dair bir iz bulamamıştı. Böyle bir şey olsa, Eliza'nın dayanamayarak ne olursa olsun ağzından kaçıracağına emindi. O halde, Lestrange tahmin ettiği gibi sadece çıkarları için Eliza ile ilgilenmiyordu. Lyncia buna şaşırmıştı.
Ian'da her zamanki formundaydı, hiç susmadan düello külübünde yaptıklarından, büyülenen bludger'ın bir daha görünmemesinden, quidditch'de Slytherin'in birinciliği Gryffindor'a kaptırmasından bahsediyor. Maçlara gelmesi için beyninin etini yiyiyor, bu başarıdaki katkısını anlatıp duruyordu. Sömestrden önce de, Lyncia'ya tatilde onlarda kalması için fazla ısrarcı olmuştu. Kız, Ian'ın zararsız ve iyi bir çocuk olduğunu biliyordu.
Vivien'e ise gereksiz bir özgüven gelmişti. Nereden geldiğini tahmin etmek güç değildi. Eskisinden de çekilmez biri olmuştu. Yanından hiç ayırmadığı Sierra ile, kendinden aşağıda gördüğü herkesle durmadan dalga geçiyor, zorbalık yapmaktan geri durmuyordu. Lyncia'da da bir kaç kez şansını denemişti. Bir süre ona hiç cevap vermemiş Lyncia ise en sonunda kızı bir hamlede tutarak yüzünü şömineye doğru bastırmıştı. O günden beri, Lyncia'ya bunu ödeteceğini söylese de, yaptığı hiç bir şey yoktu. Eliza ve Lestrange ise, bu ana tanık olan yegane insanlardı. İkisi de, olaydan sonra birbirlerine bakarak uzun uzun gülmüşlerdi Vivien'in haline.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanfictionFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...