Ocak 1944 (Kış Tatili)Tom Riddle, gecenin karanlığında, biraz ileride sıralanan, yaşlı, yarısı kurumuş ağaçların arasına yarı saklanmış duvarları yosun tutmuş, tutmayan yerleri ise isle simsiyah olmuş eski bir eve uzanan patikanın başına cisimlendi. Evin yalnızca bir odası hariç hiç bir yerde yaşam belirtisi yoktu. Acele etmeden yürüyerek üzerine bir yılan çivilenmiş kapıyı çaldı. Kapı gıcırtıyla açılırken içeriden ondan biraz daha uzun, saçları pislikten keçeleşmiş, her iki gözü de farklı yöne bakan elinde kanlı bir bıçak turan iri yarı bir adam çıkmış, uğursuz gözlerini kapıdaki çocuğa dikmişti.
"Burada istenmiyorsun yabancı." Çatal dilinde bastırarak konuşmuştu. Kapıyı tam kapatıyorken, beklenmedik bir cevap almıştı. Hem de hiç beklemediği bir şekilde
"Öyle mi? " Tom, ilk kez karşılaştığı ve dayısı olan Morfin'e çatal dilinde cevap vermişti. Önünde duran bu pis adamla kan bağının olduğunu bilmese, akraba olmayı hakaret sayardı. "İçeri geç." dedi hızlıca asasını çıkarıp adama doğrulturken.
Morfin ise, sinirli ve şaşkın görünüyordu. Bu çocuk o olmalıydı. Kanı bozuk Muggle sevici kız kardeşinin artığı. Asasına davranmaya çalışsa da, Riddle'ın ufacık bir hamlesiyle asası ve bıçak elinden kayıp gitmişti. Çocuğun dediğini yapmaktan başka çaresi kalmadığında istemese de içeri girdi.
Riddle, tıpkı adam gibi pislik içinde bulunan evin salon ve mutfağıyla karışık olan odaya girdiğinde etrafa tiksinti dolu bakışlar atıyordu. Atalarının, son derece şanlı olduğunu düşündüğü soyunun, kendisinden başka kalan son temsilcisinin böylesine acınası bir barakada yaşıyor olması sinirlerine dokunmuştu. Burayı, hiç böyle hayal etmemişti.
"Otur." dedi Morfin'e buyurarak.
"Evine hoş geldin. Ne o, beğenemedin mi?" dedi adam, yırtık pırtık eski bir koltuğa otururken. Sesi alaylıydı.
"Bana her şeyi anlatacaksın."
"Sana neyi anlatayım? Merope anlatmadı mı?"
"O öldü."
"Demek o muggle aşığı sonunda hak ettiğini buldu. Onun yüzünden babam hastalandı. Ben azkaban'dan dönmeden önce de öldü. Anlıyorsun ya. Safi zarardı." adamın bir kaç tanesi eksik, kalanı da sapsarı ve çürük olan dişlerini gösteren sırıtışı tüm yüzünü kaplamıştı.
Gerçekten de, Marvoldo Gaunt, oğluyla birlikte gittiği ancak Morfinden önce döndüğü azkabandan sonra Merope'yi evde bulamamıştı. Bunun yerine nereye gittiği ve kimle gittiğini açıklayan bir not bulmuştu sadece. Tüm kasabada bu konuşuluyordu. Morfin'in yeniden eve döndüğünü göremeden de ölmüştü.
"Sözlerine dikkat et." diye tısladı dişlerinin arasından.
"Merope, o küçük iğrenç muggle'a bayılırdı. Tom. Tom Riddle. Bir gün o muggle'a derisini soyacak kadar kurdeşen döktürdüm. Hak ettiğini buldu. Ah ama senin acınası kanı bozuk kofti annen akıllandı mı? Hayır."
Riddle adamın konuşmasından git gide sinirlenmeye başlamıştı. Bunun böyle devam edemeyeceğini, aksi takdirde sinirlerine hakim olamayacağını bildiğinden asasını Morfin'e doğru salladı. Ne yaşandıysa görmek istiyordu.
"Zihinefend!"
---
Adamın zihninde yolculuğa çıkarken birden önünde bir sahne belirdi. Bir bakanlık görevlisi, şimdikinden biraz daha iyi halde olan bu evde, tam şu an durdukları yerde duruyordu. Büyük babası olduğunu tahmin ettiği hafif kırlaşmış koyu kahve fırça gibi saçlarıyla sararmış uzun tırnaklı bir büyücü sinirli görünüyordu. Morfin'in yıllar önceki hali ise şimdi oturduğu koltuktaydı. Sırıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanfictionFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...