NAGİNİ

1K 100 71
                                    


Tom Riddle, gözlerini açtığında bir an bayılacak gibi olmuş yaptığı küçük gösteri onu fazlasıyla yormuştu.

"Başardın mı?"

Riddle zorla kafasını sallamıştı. Odadakiler ise, çocuğun iyi olmadığını anladığından derhal onu geri götürdüler.

Dinlenip, kendine geldikten sonra, olan biteni herkese anlattı. "Kafası karıştı." diye sonlandırdı cümlesini. "Ne gerçek, ne değil, şüpheye düştü. Benim de ne olduğumu çözemedi. Fiziken burada olduğumu biliyor ama. Ondan emin."

Odadaki herkes, çocuğun yeteneği ve kıvrak zekası karşısında hayrete düşmüştü. Onun gibi bir canavarın zihnine hükmedebilmesi, saygı uyandırmıştı hiç şüphesiz.

"Şimdi ne yapacağız?"

"Toparlanacak fırsatı vermememiz lazım. Ne yaptığımı çözmeden önce hareket etmeliyiz."

"Çözebilir mi?"

"Evet. Her iki evren kısmen birbirine geçtiyse, Profesör McGonnagall'daki gibi silik hatıralar oluşmuştur. Orada olduklarını biliyordur ama benliğimiz fazla ayrıldığı için ulaşması daha zor sanırım. Eğer birine ulaşır, anımsarsa. Buraya nasıl geldiğimi anlar."

"O halde bu gece." Diye yanıtladı Kingsley.

---------------------------------------------------------------

Bir kaç saat sonra Lyncia, kalenin içinde kaybolmuş çocuğu arıyordu şimdi. Bu hiç bilmediği yerde hepsi birbirine benzeyen koridorları arşınlıyor, sürekli daire çizdiğini hissediyordu. Aynı duvar oymasının yanından üçüncü kez geçerken emin oldu. Odasına ve ana salona giden yolu bildiğinden vazgeçip geri dönmeye karar vermişti artık.

Tom Riddle ise elinde tuttuğu ufak bir hançerle kızın önüne çıkmıştı birden.

"Ben de seni arıyordum." Dedi yerinde zıplayıp, gözleri belli belirsiz siyah dumanlar çıkan işlemeli gümüş hançere kayarken "Bu da ne?"

"Nagini için." Dedi Riddle. Burada cincüceler tarafından dövülmüş pek çok zırh, hançer, kılıç vardı. O ise bir tanesini yanına almayı uygun görmüştü.

"Hançeri mi lanetledin?"

"Evet. Benim asam Nagini'de ters tepebilir. Tepmeye de bilir. Aynı kişi olsak da olmasak da bu riski göze alamam." Dedi. Gerçekten de bir hortkuluğu asasıyla yok etme riskine çok zorunda kalmazsa girmek istemiyordu.

"Diğerleri hazır." Dedi kız.

Birlikte diğerlerinin olduğu salona girdiler. Herkes onu bekliyordu.

"Şatonun çevresine cisimlenmek mümkün değil, daha dışına gruplar haline gideceğiz. Köprünün önünde buluşuruz." Dedi Minerva.

Flitwick, Nora, Lyncia, Riddle ve McGonnagall bir gruptu. Gidecekleri yeri bilmeyen Lyncia, Nora'ya, Riddle ise Minerva'ya tutunmuştu. Aynı anda kayboldular. Yeniden gözlerini açtıklarında, uzakta gri siyah üç dört malikanenin bir araya gelmesiyle oluşmuş gibi görünen kaleyi görebiliyorlardı. McGonnagall'ı takip ederek, araziyi ayıran tahta asma köprünün yakınına ulaştılar.

Hepsi toplandığında dağınık vaziyette şatonun eteklerine yürüyorlardı. Çok geçmeden, geçtiği yerlerde siyah dumanlar belirmeye başlamış aralarında ufak çaplı savaşlar başlamıştı. Karanlık işaret bir kez daha belirirken gece, havada uçuşan büyülerin eşliğinde aydınlanıyordu.

Pus (Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin