UÇUŞ

1.6K 140 159
                                    

03 KASIM 1943


Cuma öğleden önce okulun tek hayalet Profesörü Binns'in verdiği, çoğu kişinin uyku vakti olarak adlandırdığı Sihir tarihini dersi henüz bitmişti. Lyncia toparlanırken Ian yanına geldi.

"İki saat sonra pistte buluşalım."

"Anlaştık." Dedi kız. Aslında gidip gitmemek konusunda ikilemdeydi ama, biraz eğlence için kendisi zorlaması gerektiğini biliyordu. Yoksa delirecekti. Havalar yavaştan soğumaya başladığı için piste gitmeden önce üzerine kalın bir cübbe geçirmek ve zaman geçirmek için yatakhaneye uğramıştı.

Sözleştikleri saat yaklaşırken, okulun doğu kapısından çıkaral sahaya giden yolu bir çırpıda geçivermişti. Puslu be gri havayı içine çekerek ona doğru sahanın ortasında ona yanında süpürge ve topların kutusuyla bekleyem Ian, el sallıyordu.

"Harika tam vaktinde. Biz de antremanı yeni bitirdik."

"Normalde bunu yapmana izin var mı? Yani takımda olmayan birilerini böyle uçurmaya falan."kaşlarını kaldırarak sordu. Lyncia'nın kimseden azar yemeye niyeti yoktu.

Ian, "Ahhh. Sen onu dert etme. Profesör Howald -uçuş profesörü- bana bayılır. Favori öğrencisiyim. Kendisine biraz çıtlatmıştım kısa bir vakit olmak koşuluyla görmezden gelebileceğini söyledi. Sonuçta okula halen alışmaya çalışıyorsun." Göz kırptı ve bembeyaz otuz iki dişini gösteren munzur bir ifadeyle sırıttı.

"Tamam o halde."

"Öncelikle uçmayı biliyor musun? Ilvermony'nin de buraya benzer bir eğitimi var sonuçta. Öyle duydum yani."

"Tabi ki biliyorum. İyi sayılırım." Lyncia aniden yanlarındaki süpürgelerden birini kapmış ve üzerine yerleşmişti. "Ilvermony'de de Quidditch oynanıyor."

"Yaaa. Takımda mıydın?" Ian bunu duyduğuna şaşırmıştı.

"Uçmayı sevsem de takıma girmeye yeltenmedim." diye omuz silkti kız, bir yandan ayakları yeşil çimlerin bir kaç metre yukarısında duracak şekilde havalanmıştı.

"Ne kadar iyisin görelim o halde. Şu karşıdaki sayı potasına kadar yarışacağız. İçinden geçip buraya ilk dönen kazanır. Üç dediğimde." Dedi Lyncia ile aynı hızada havalanan Ian.

"Bir... iki... üç!"

Lyncia, ileri doğru eğildiği ve iki eliyle ucuna doğru sıkıca kavradığı süpürgesinde, üç kelimesini duyar duymaz bir ok gibi ileri atılmıştı. Yüzüne çarpan soğuk hava bedenini de sarak tüm vücudundan geçerken, bir an yanı başında duran şatoya baktı. Uçmayı ne kadar özlediğini hatırlamıştı. Saatlerce yaptıkları antremanlar, kran krana geçen maçlar....

Dikkatini yeniden direğe toparladığında bir kaç karış üzerinde uçan üzerindeki Ian'ı fark etti. Ondan öndeydi ancak yakalayamayacağı bir fark değildi. Diğere yaklaşırken dönüp içinden geçmek için ani ve riskli bir hamle yaptı. Kestirme bir dönüş alabilmek için direğin içine doğru dönerken kendini ters çevirmişti. Bu şekilde içinden geçerek bir kaç metre sonra kendini düzeltti. Ian ise onun kadar hızlı hamle yapamamıştı. Bu yüzden biraz olsun geriden takip ediyordu. Son düzlükte bir metre kadar farkla ilk inen Lyncia oldu.

"Vaaaay! O hamle harikaydı doğrusu! Arkamdayken zaman kazanıp öne geçtin. Çok akıllıca bir dönüş! Sende iş var!" Ian kaybetse de keyifli görünüyordu.

"Sana söylemiştim." Diye kıkırdadı. Kendini uzun süreden beri ilk kez bu kadar canlı hissetmişti. Teklifini kabul etmek anlaşılan iyi bir fikirdi.

Pus (Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin