Yazarın Notu: Tom Riddle'ın uzakta geçirdiği, Amon'un başlangıcına kadar olan zamanda yaşananlardan bazılarını kesit kesit özel bölümler olarak ekleyeceğim. İlk bölüm gelsin :)
-------
Haziran 2012
Yazın kavurucu sıcaklığı tüm dünyayı karış karış etkisi altına almaya başlamışken, dört mevsim yazın yaşandığı Küba'da, Varadego isimli küçük bir kasabada, yerel halkın cehennem zamanı dedikleri aylara girilmişti. Haziran'ın her zamankinden çok daha sıcak geçeceği yere döktüğünüz suyun bir kaç dakika içinde asfaltta buharlaşmasından anlaşılabiliyordu.
Tom Riddle, yatağının tepesinde hiç durmadan dönen ancak kavurucu havaya ancak bir sineğin kanat çırpışının rüzgara etkisi kadar etkili olan eski pervanenin çıkarttığı hafif uğultu ve kapıya vurulma sesi eşliğinde gözlerini araladı. Yanıbaşında duran saate gözleri kayarken, terden sırılsıklam olmuş vücudunu yapıştığı çarşaftan kaldırarak, ağır adımlarla kapıya yöneldi. Henüz sabah olmamıştı.
"Os que vieron al desafortunado"
"Uğursuz adamı görenler olmuş." Dedi kapının aralığından içeriye meraklı gözlerle bakmaya çalışan on dört on beş yaşlarında kavruk teni gibi simsiyah saçlara sahip çocuk konuşmuştu."¿Cuando?"
"Ne zaman?" Diye sordu Tom Riddle önünde duran muggle çocuğa."Hace un par de horas. Cerca del antiguo molino."
"Bir iki saat önce. Eski değirmenin oralarda." Diye yanıtladı önünde duran yemyeşil gözlü adama bakarak çocuk. Riddle'ın her seferinde kapıyı olabildiğince kapalı tutmaya çalışması dikkatini çekiyordu."Gracias Marco."
"Teşekkürler Marco." Diye cevapladı Riddle kapıyı çocuğun suratına kapatmış, bir kaç saniyenin ardından elinde muggle paralarıyla dönmüştü. Çocuğa uzatırken hafifçe gülümsedi.Siyah saçlı çocuk, verdiği bazı bilgiler karşılığında ona hayatında hiç görmediği kadar para veren bu ilginç yabancıya soru sormak istese de, Riddle buna fırsat vermeyerek tekrar kapıyı kapattı. Elindeki bir tomar parayı belli olmayacak şekilde ceplerine sokuşturmaya çalışan Marco, yarısı solmuş ve yer yer dökülmüş çiçekli duvar kağıtları olan koridoru şaşkınlıkla yürürken, yeşil gözlü adamın, son zamanlarda kimliği tespit edilememiş ve kasaba halkı arasında güncel bir şehir efsanesine dönüşen "uğursuz adam" lakabı taktıkları bir gölgeyle neden bu kadar ilgilendiğini anlayamamıştı.
Tom Riddle, çocuğun gitmesinin ardından, bir süredir konakladığı yıkık dökük otel odasında etrafa dağıttığı eşyalarını hızlıca toplardı. Üzerine bir şey geçirip asasını da yanına aldıktan boyutu sonra bir sırt çantasını geçmeyen, ancak içi genişletme büyüsüyle valizler dolusu eşya alabilecek kadar genişletilmiş çantasına görünmezlik büyüsü uyguladıktan sonra, hali hazırda bomboş olan giyisi dolabının yerden yüksek olan ayaklarının altına sakladı. Tepede parıl parıl parlayan ay, dolunay vaziyetini alarak tüm kasabayı aydınlatırken, otelin eski püskü kapılarını iterek önüne çıktı. Yarısı yanmayan ucuz neondan yapılma otel tabelasına bir kez baktıktan sonra avı için yola koyuldu.
----------
"Lyncia! Hoşgeldin!" Dedi Gerald Morgan, kapının açılma sesiyle büyük bir hevesle kapıya yönelmiş, okulun kapanmasının ardından eve döneceğini bildiği kızını sıcacık bir gülümseme ve onu izleyen bir kucaklaşma ile karşılamıştı. "Umarım kahvaltı etmemişsindir. Özel omletimden yaptım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanficFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...