03 KASIM 1943Tom Riddle, yatakhaneye döndüğünde sabahın ilk ışıkları Hogwarts'ın üzerine yeni yeni düşmeye başlamıştı. Yatağına oturduğunda kız ile ortak salonda yaşanan sahneyi düşünmeden edemedi. Cadılar Bayramı partisinde ona attığı yan bakışlarının cezası olarak, bludger'ı aslında Ian'ın peşine takılması için büyülemişti ancak son dakika fikir değiştirip kızın peşine takmıştı. Amacı kesinlikle şakalaşmak değildi, ancak öldürmek de değildi. Vereceği tepkiyi, olayla nasıl mücadele edeceğini merak etmişti. Bu nereden geldiği belli olmayan kız bir şekilde sürekli karşısına çıkmaya başlamıştı. Vivien ya da diğer kızlar gibi yapışkan değildi, salyalarını akıta akıta ona bakmıyordu. Ondan hoşlanıyora da benzemiyordu. Bağımsız bir karakter olduğunu anlamıştı.
Fakat her şey bir yana az önce gözlerinde gördüğü tanıdık ateş asıl dikkatini çeken şey olmuştu. Bu bakışı biliyordu. Yanında gezdirdiği korkaklar sürüsünden çok farklıydı belli ki. Lord Voldemort olduğunu bilse, ya da yaptıklarını, kızın o an yine de tereddüt etmeyeceğini hissetmişti. Kızın işine yarayabilecek biri olduğuna daha da inanmıştı şimdi. Diğerlerinden kızın öğrenmeye ve öğretilmeye yatkın olduğu bilgisini almıştı. Tek sorun, böyle başına buyruk birini nasıl kontrol altında tutacağı, söz dinleteceği ve tamamen safına çekeceğiydi. Bir süre ona karşı insanları kandırmakta usta olduğu maskesini takmaya karar vermişti. Buz gibi yatağına girerken, tüm planları hazırdı.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
03 KASIM 1943
Profesör Dumbledore ve McGonnagal ile olayın ertesi günü sabahın erken saatlerinde dersler henüz başlamadan önce, Albus'un ofisinde bir araya geldiklerinde olan biteni bir çırpıda anlattı.
"Anlaşılan maçlardan önce kontrol edeceğiz." Diye yanıtladı Minerva.
"Artık yapacağını sanmıyorum efendim. Bana o kadar güvenmiyor. Bir sonrakinde kanıtım olabileceğini biliyor. Hoş, olsa da bir şey yapamam ya. Söyleyenin Ben olduğunu anlar."
"Asıl ilginç olan, ortak salonda ona ölüm tehditi yağdırırken gülmesi." Diye araya girdi Albus. Bize gelecekten getirdiğin bilgilere göre son derece hassas bir tehdit savurmuşsun. Ölümünü. " Kaşları düşünceli biçimde çatılmıştı.
"Gözüm döndü bir an efendim. Gurur duymuyorum ama. Defalarca o anı düşündüm. Yine de aklıma gelen en yakın ihtimal başka bir planı olduğu."
Albus henüz kırlaşmamış kumral kısa sakalını sıvazlarken düşünceli görünüyordu. "Tanıdık gelmiş olmalısın."
"Ben onun gibi değilim!" Diye savundu kendini ani bir çıkışla kız.
"Elbette değilsin yine de, şimdi ve ileride ona çevresinde karşı çıkan kimse oldu mu?" Dumbledore sakince sordu.
"Sanıyorum hayır."
"Sence neden?"
"Korktukları için."
Dumbledore başıyla onayladı. "Aynen öyle. Yanıt burada gizli olabilir. Büyük bir benzerlik görmüş olmalı ve öfke. Onda olan kadar büyük. Üstelik sen onun kim olduğunu bilerek bu hareketi sergiledin. Onun bunu bildiğinden haberi olmasa da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pus (Tom Riddle)
FanfictionFırlattığı defterden geliyormuşcasına, zihninde yankılanan, yılanın tıslamasını andıran uğursuz bir fısıltı işitti. "Tom..." "Tom..." "Tom..." Hiç durmadan adını söylüyordu sanki. "Kurtulamazsın..." "Kurtulamazsın..." "Benden.." "Benden.." Yerde h...