Hani insanın kalbinin atmayı bıraktığı bir yer varya.
Hayır öldüğü zaman değil.
Sevdiği adam ona baktığı zaman. Belki güldüğü zaman.Ama o zaman.
Hani böyle ayakların heycandan, yerden kesilir. Vücudunda kanin dolaştığını hissedersin.
Yanaklarınin kızardığını.İşte ben şuan tam o andaydım.
Arenin yaptığı şeyle birlikte öylece kalakalmıştım.Ne soluk alıyor nede veriyordum.
Sadece öylece bekliyordum.Dudaklarıni Hafifçe oynattığında yanan yüzüm artık kızarmayı aşmış resmen kırmızıya boyanmıştı.
Kendime gelmeliydim.
Acilen kendime gelmeliydim.Bileklerimi, ellerinden kurtarıp onu göğsünden ittirdim ve bir hamlede ayağa kalktım.
Anlamsiz gözlerle, o mor gözlerle bana bakarken ben ise utançtan ne yapacağımı bilemeyerek mutfağa yöneldim.
Koşar adım tezgaha yaklaştığımda boğazıminda kurulduğunu fark etmiştim.
Sertçe yutkunup geçmesini bekledim.
Bir kaç gıcırtı sesi duymamla Arenin buraya geldiğini anlayabiliyordum.
Hemen rafkari karıştırmaya başladım.
En üstte elime bir kitap geldiğinde hemen onu alıp rasgele bir sayfa çevirdim.
Resimlerine anlan veremediğim garip yemekler ve tatlılar vardı.
Yemek tarifleri Kitabıydi.
Resimleri resmen kitabın içine girip bir şeye benzetme çalışırken. Arenin yanımda hissetigm bedeni ile iyice kasılmıştım.
Nefesimi artık sessiz bir şekilde alı veriyordum.
Sıcak nefesi kulağıma yaklaştığında eğildiğini anladım.
Kulağıma fısıldayarak,
"Kitabı ters tutuyorsun" dedi.NE! NE? NE!?
Bu büyük bir rezillikti. Ben neden bu adamin yanında rezil olmak zorundaydım.
Ben gözümu hiç ayırmadan kitabı, elimle çevirirken oda
Kendine has kahkası ile bir kahkaha attı.Yapma bu kadar komik-
Yo hayır baya komikti.Ne yapacağımi bilemez bir haldeyken daha demin bir şeye benzetmeye çalıştığım resmin
İmam bayıldı olduğunu gördüm.Ah cidden! Kafam nerdeydi?
Hayır hayır kesinlikle dudaklarımizn birleştiği anda değildi.
Kitabın içine girmişken Aren,
"Üstüme bir şeyler giymeye gidiyorum sende o sırada bize kahve yap. İçelim birlikte" dedi yanımda uzaklaşırken.Biraz daha beklediğimde iyice merdiven çıktığına kanaat getirdim ve kitabı bozulmak üzere olan gözlerimin dibinden çektim.
Hemen musluğu açıp yüzüme bir su çarptım. Ellerimi tezgaha dayayıp derin bir nefes aldım.
Sakin olmalıydım.
(...)
Kahveleri yapmış, Arende üstüne bir şey giymiş salonda kanepede karşılıklı oturuyorduk.
"Şimdi ne olacak?" Dedim ortaya cevap vermesi ümidiyle bir soru atarak.
"Hiç bir şey. Bizim yapmamiz gereken bir savunma yok. Bekliyecez." Dedi sakin bir cevap vererek. Ama.bu sakinliği fırtınadan önceki sessizliği simgeliyor gibiydi.
"Murat?" Dedim. Aslında en başından beri onu kastediyordum.
"Çok kaşınıyor piç. Azraille tek kale maça sokacam onu o zaman görecek Alfalık neymiş?" Dedi.
Sanki Murat'ın Arenle olan düşmanlığının sebebi ilk ormana koşuya çıktığımda beni kovalaması değildi.
Başka bir şey vardı.
"Sizin Muratla aranızda ne var?" Diyip kahvemden korkakca bir yudum aldım. Çünkü boynunda çıkan damarı pek iyi bir geçmişi olduğunu söylemiyordu.
"Murat... O " diyip sustu anlatıp anlatmamak konusunda kararsızdı. Bana mi güvenmiyordu?"Eğer bana güvenmiyorsan? Anla-"
"Hayır! Sana sonsuz güveniyor sadece bunu söylemekten utanıyorum." Dedi.Neyden utanıyordu. Ona güç vermek için hiç yapmayacağım bir şeyi yapıp, dizinin üzerindeki elini kavradîm.
"Anlat.utanma" dedim gözelerinin içine bakarak.Derin bir soluk çekti içine.
"Murat" soluğunu verdi.
"Kardeşim. Öz kardeşim" dediğinde bulunmuş olduğum permuda şeytan üçgeninden çıkmaya çalışıyordum.Nasıl yani şimdi Murat Arenin kardeşimiydi?
Ama bir indan kardeşinden neden utanırdı?
Veya,
Kardeşi utanılacak ne yapmış olabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Eşi
Teen FictionDünyada evcilleştirelemyen tek hayvan kurttur. Eğer bir kurdu hapsederseniz pençeleri ile boynunu kopararak intihar eder "Ruhumun eşi" Kurt, masum bir kızı aşkıyla koruyabiliecek mi? Kız o aşka inanıp kurda sığınabilecek mi? 🤍✨ "Bişi sorucam" diy...