56."Gidiyoruz"

5.2K 331 44
                                    


Aren ile eve geldikten 5 dakika sonra Figenlerde arkamızdan gelmişti.

Aren çok çaresiz hepimiz çok üzgünük.

Gidecek miydik?
Kabullenecek mi?

"Ne yapacaksın Aren?" Dedi Ayaz cevabını alamayacağını bile bile

Aren yerden başını kaldırıp Ayaza baktı.

Sadece susarak, baktı.

Sonrada tekrar kafasını yere çevirdi.

Biliyordum. Bir şey diyemezdi bilmiyordu. Çaresizce zamanın geçişini izliyordu.

Sehpanın üstündeki telefonumu aldım, Aren hareketimi izlemeye başladı.

Ne yaptığımı çözememişti.

Eğer Aren yıkıldıysa,ayakta kalma sırası bendeydi.

Dimdik,ona destek olma sırası bendeydi.

Verandaya çıkan kapıya doğru ilerlemeye başladım.

Aren;
Devin kapıdan Çıktığında, nereye gittiğini veya ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.

Sadece şimdi ne yapacağımı düşünüyordum.

"Alo abi?" Dedi Devinin. sesi yağızı aramıştı.

"Ayaz" dedim ona döndüğümde. Devin abisinin durumunu merak etmiş olmalıydı. O yokkende bu meseleyi konuşmanin tam sırasıydı. Onu canını daha fazla sıkamazdım bu konuyu açıp.

"Siz şimdi gidin, herşeyinizi alın, şehre gidicez. Burada kalamayız. Devinde bir duş alıp üstünü değiştirsin sonra haberleşirz" dediğimde Figen ayağa kalkıp Ayaz'ın koluna girmişti.

Anladığım kadarıyla aralarinda onlarında bir mühür söz konusuydu.

"Tamam Alf- Aren, ama nereye gidicez? Nerde kalacaz?" diyip cümlesni düzeltt ve benim dahi cevabını bilmediğim soruları sordu.

"Bilmiyorum Ayaz. Halledecem"
Oda biliyordu. Halledecem dediysem hallederdim.

İlk Ayazlar sonra yiğitler kapıdan çıktığında Devinin telefon konuşmasının bitmesini beklemeye başladım.

"Alo abi?" Dedim telefon 3. Çalışta açıldığında.

"Efendim güzelim, ne oldu?"

"Bir şey olmadı arayamazmıyım seni?"

Büyük bir ihtimalle hastaneden çıkmış ve Alevin evinde olması gerekiyordu.

"Ararsın tabiki bir tanem. Nasılsınız?"

"İyiyiz abi ama hani ormanda tatilimizdeydik ya" diyip söylediğimiz yalanlari ikiye katlamak için tekrar dudaklarımı araladim.

Tabi canım bir şey olmadan arayamazmiydim onu?

"Şehre gelmeyi düşünüyoruz, fakat benim Figen ile kaldığım eve sığayız, acaba bize-"

"Tabiki abicim, senin abin bir dünya şampiyonu, ben ararım Melikeyi, yani menajerimi size güzel büyük bir yer ayarlar" dediğinde tam 'yaşa abim' diye sevinecekken sürgülü kapının sesi geldi.

Kapıdan çıkan Ayazla gözgoze gelince Ayaz başı ile bana selam verirken yanında Figeni görmüştüm.

O bana elini salladığında bende ona salladım. Ayazlardan sonra esinlerlede uzaktan vedalaştığımda Ayaz ile Figen hariç esinler kurda dönüşüp hızlıca burdan uzaklaşıyordu.

Figenlerde arabaya biniyorlardı.

"Devin orda mısın?"

"Hı? Ha abi evet bir şey düşünüyordum da, dalmışım. teşekür ederim her şey için canım abim" diyerek sevincimi dile getirdim.

....

Abimle kısa bir vedalaşmadan sonra telefonu kapattığımda içeri girmiş Areni hâlâ bıraktığım yerde, bıraktığım şekilde bulmuştum.

"Aren?" Diyip elimdeki telefonu yerine bıraktım.

Bana dönemdi.

"Ayazlar nereye gitti?"

"Eşyalarını toplamaya" diyip kısa bir cevap verdi gözleri hala bende değilken.

"Neden?"

"Gidiyoruz"

İşte bu.

Tek kelime, 9 harf, 4 hece.

Bütün herşeyi anlatmaya yetmişti.

Areni ilk defa bu kadar soğuk, öfkesini belli etmeyecek derecede kızgın ve kırgın görüyordum.

Gidicektik.

İyiki abimi aramıştım.

Nereye Gideceğimizi bilmesemde onunla ölümede giderdim.

Fark etmiyordu.

O yüzden gözüm kapalı elinden tutup giderdim.

Hep beraber belki sonsuzluğa, belki sonsuzluk kadar güzel bir yere.

Belkide hiç tahmin edemeyeceğimiz bu dünyanın cehennemine.

Burayq bir daha dönmemek üzere gidicektik.



Ruh Eşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin